Ferit Bulut Nazlı

                                                                                                                    Yazar: Sinem ÖZCAN

Geçen hafta Dolunay’ı izledikten sonra bir öncekine göre hem duygu hem de hareketlilik anlamında daha hafif bir bölüm olduğunu düşünmüştüm. Bu haftaki bölümde biraz temponun artmasını bekliyordum, olmadı. Geçen haftadan da daha durağan bir bölüm izledik. Zaman zaman geçiş bölümleri olur ve bu, her uzun süreli yapım için normaldir bunu da o boyutta değerlendirmeye çalışıyorum ancak kaygım yüksek sezona girmek üzere olduğumuz günlerde bu çizgi sürerse izlenme oranları açısından sıkıntı yaratabileceği.

Bölüme bütünüyle bakıp ilerleme denebilecek neler oldu diye düşünüyorum: Asuman, Demet’i köşeye sıkıştırabileceği bir koz yakaladı; Deniz, Ferit’in Nazlı’yla ilgili duygularını fark etti ve mücadele kararı aldı ve finalde Nazlı işten istifaya kalkıştı. Yaklaşık 140 dakikalık bölümde ana öyküye dair bir sıçrama, bir gelişme yaşamadık. Ana öykü derken Ferit ve Nazlı’dan söz ettiğim kadar Bulut’un velayetini de kast ediyorum. Ben velayetin Demet’e verilmiş olmasını içime sindiremiyor olabilirim belki de beklentim ondandır ama Ferit Aslan’ın olanı kabullenip üstüne gitmemesini anlamlandıramadığımdan bu duygu oluşuyor, bende.Nazlı Ferit

Nazlı ve Ferit arasında yaşananlarda geçen bölüm Nazlı’nın kaçmaktan başka çaresi olmadığını düşünmüştüm ve normal karşılamıştım. Hâlâ aynı fikre sahip olmakla birlikte bu bölüm, kaçmanın işe yaramadığını görmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Kabul ediyorum, Ferit’le yüzleşmek istemiyor çünkü arada Asuman’la ilgili kocaman sorun varken duygularını yaşayamayacağını düşünüyor, haklı da ancak anlaşıldı ki bunu başaramayacak. O zaman bunu ısrarla tekrarlamak yerine başka bir çıkış aratmak lazım Nazlı’ya, fikrindeyim. Empati yapıp o çıkışı bulmaya çalışıyorum; ben olsam yaşananı kabullenir ama sarhoşken yaşanmış anlık bir durum olduğunu, çok da önemli ve özel olmadığını vurgulardım sanırım. Bu tavır Ferit’i, Nazlı hakkında bir daha düşünmeye iter; ilerleyen bölümlerde de Nazlı için de özel olduğunu ona kanıtlamaya götürürdü ki bu yoldan çok dolu sahneler, çok hoş çatışmalar çıkabilirdi.Ferit

Ferit, baştan beri düz ve net bir adam… Hayatında griler yok, en azından Nazlı’ya kadar yoktu. Belirsizlikle karşılaşınca bundan çok rahatsız olması ve netleştirmeye çalışmak için üstüne üstüne gitmesi normal. Ayrıca o, duygularını çözümlemiş, bizimle paylaşmasa da olurunu olmazını hesaplamış ve Nazlı’yı konumlandırdığı yeri belirlemiş durumda. Deniz’in duygularını öğrenmesine karşın Nazlı konusunda geri adım atmayışı da kararının kesinliğini vurguluyor. Güçlü olan taraf da o olduğuna göre, sonuna kadar sınırları zorlayacak ve sonunda Nazlı’yı kaçamayacağı noktaya getirecektir. Benim dileğim, bu kaçma – kovalama aşamasının artık daha fazla uzamaması.Deniz

Deniz, geçen haftadan beri artan bir şiddetle benim sabrımı fazlasıyla zorluyor. Aşkı anlarım çok da saygı duyarım ne var ki Deniz’inki aşk değil. O ailenin, küçük ve şımarık çocuğu. Son derece bencil ve son derece ben merkezli yaşıyor. Nazlı’ya âşık olduğunu düşündüğünden Nazlı onun olmalı. Gerçeği kim göstermeye uğraşırsa uğraşsın sonu hüsran olur. Nazlı’nın onu isteyip istememesiyle de çok ilgilendiğini düşünmüyorum ben. Bulut’un bir oyuncağa sahip olma dürtüsüyle Deniz’in Nazlı’yı isteme dürtüsü aynı. (Laf aramızda zaman zaman ben Bulut’u daha olgun bile buluyorum.) Nazlı’ya olan aşkına baştan beri inanmamıştım bu bölüm iyice emin oldum. Alya’nın da kendisinden uzaklaşmasına tahammülü yok çünkü. Deniz’inki sevilme arzusu… Herkes tarafından ilgi görme ve sevilme açlığı…Deniz Alya

Deniz; Alya’nın canını yakabilir, incitebilir, üzebilir çünkü o Deniz ve içinden geldiği gibi davranma hakkı var ama Alya onu bırakıp gidemez. Niye? Çünkü Deniz terk edilmek istemiyor. Denizcim kusura bakma ama bu tam ergen tavrı… 15 yaşında bir yeniyetmede tahammül edilebilir ama sende adına şımarıklık diyoruz. Bana göre de erkeğin şımarığı kadar itici bir varlık daha yok.

Ferit, ilk günden beri kendini Deniz’in ağabeyi olarak görüyor; hele Demir öldükten sonra bu sorumluğu iyice sırtladı ancak bana kalırsa bu hafta, çok ince bir ayar geçti ona. Deniz’in asla anlamadığı bir ayardı ama sevdiklerini kaybedenin sadece o, olmadığını söyledi. Ferit DenizGerçi Deniz bencilliğindeki bir adamın bu duygunun farkına varmasını beklemek de anlamasını istemek de hayal. O sahne bana, Ferit’in ne kadar yalnız bir adam olduğunu bir kere daha gösterdi. Kazadan beri Bulut’un velayeti, Deniz’in duyguları, annesinin depresyonu derken kimsenin aklına Ferit’in de canı kadar sevdiği insanları kaybettiği gelmedi. Buna Nazlı da dâhil… Belki de bu yalnızlık duygusu artık canına yettiğinden Ferit, Nazlı konusunda meydanı Deniz’e bırakmayacak.

Hakan, Deniz’in duygusal açığını yakalayıp üstüne üstüne gidince bir “Oh!” çektim çünkü Hakan’ın Deniz’i safına çekmek için yapacağı hareket, Ferit’in yolunu Deniz’den temizler. Hakan, karısının Ferit’e zaafının farkında ve bundan hiç hoşlanmıyor; diğer yandan oy oranını artırmak için Deniz’e ihtiyacı var. Bunun yolu da bana kalırsa Ferit’le Deniz’i birbirine düşman etmekten geçiyor. Nazlı’yı öğrenen Hakan, Ferit’le Nazlı’nın bir araya gelmesini ister çünkü bu hem Demet’ten intikaHakanm alma yoludur hem de Deniz’in Ferit’ten kopmasını sağlar. Hakan, anlık planları iyi yapan bir adam; bu açığı gördüğü an değerlendirecektir diye umuyorum.

Geçen haftaki yorumda Hakan’ı giderek sevmeye başladım demiştim ama sağ olsun okurlarımdan biri beni derhal kendime getirdi. Hakan’ın iç dünyasına inip içindeki o el değmemiş beyazı görünce ellerinin karasını unutuvermişim ben. Zeynep ve Demir’in katili bir Hakan var karşımızda. İstediği kadar haklı gerekçeleri istediği kadar yaşanmamışlıkları olsun, şimdi şefkat göstermeye çalıştığı Bulut’u anasız babasız bırakan o. Bu gerçeği hatırlayıp ona olan mesafemi korumaya karar verdim. Ferit’in lehinde olacak her hamlesini desteklerim ama başına gelen her kötü olayda da “Beter olsun!” deme hakkımı saklı tutuyorum. Aynı duygulara Asuman için de sahibim ve benim için, ağzıyla kuş tutsa görmeye tahammül edemediklerimden olacak.DOLUNAY 9. BÖLÜM

Bölümün geneli ile ilgili olarak düşünceme gelince: Romantik- komedi janrının özelliği; âşıkların önünde bir engel vardır ve bu, bir araya gelmelerini imkânsız kılar. Âşıklar bu engele rağmen yakınlaşır ama bir arada olmalarına mâni bir durum oluşur. Ayrılırlar fakat yüreklerine söz geçiremez o engeli ortadan kaldırmaya çabalar ve giderek artan olumsuzluklara rağmen sonunda kavuşurlar: “Aşk, her engeli aşar”. Şimdi Dolunay’da o engel oluştu. Asuman’ın yaptıkları… Yüreklere söz geçirememe kısmı da kısmen oluşuyor, Deniz de bir engel o da tamam ama “giderek artan olumsuzluklar” boyutu yok, son iki bölümdür. Aksine olduğumuz yerde daire çiziyoruz. İlerlemiyor tam tersine duraklıyor. Bence ana sıkıntı burada… Bir diğer problem de Deniz’in durumu elbette. Dizide Asuman, Demet ve Hakan’dan oluşan bir “kötü”ler grubu var. Deniz de o tarafa doğru evriliyor ancak bu sırada bencil ve şımarıkça bir tavırla Ferit’le yarışır durumda olması Deniz’i bir anda fazlasıyla sevimsiz yaptı. Bütün bunların yanında Nazlı ve Ferit cephesinde hiçbir gelişme yaşanmayınca seyirci sabrı sınanır hâle geldi. Önümüzdeki iki bölümün yazılmış olduğunu düşünerek bunu şimdi söylemek çok manalı olmayabilir ama tam da yeni sezon öncesi izleyici sabrını bu kadar ölçmek çok doğru mu, bilemiyorum. Umarım yanılıyorumdur, umarım önümüzdeki bölüm ana olay bir ivme kazanır.

İlk bölümden beri söylüyorum, benim Dolunay’ı asıl izleme nedenim Can Yaman oyunculuğudur. Öykünün iyi ya da kötü oluşu önemli ama benim esas odağım Can Yaman sahneleri… Onun detayları yansıtışı, onun Ferit’i yorumlayışı ve onun sahnelerini izlemenin verdiği keyif. Şimdi, öyküden biraz uzaklaşıp benim için asıl önemli bölüme geçeyim. Bu hafta bayıldığım sahne, Deniz’le konuşmasıydı. Deniz’in Demir ve Zeynep’le ilgili söylediklerini dinlerken ağır ağır gözleri doldu ama Ferit Aslan, kimsenin yanında o gözyaşlarını akıtmaz. Akıtmadı da… Hani gözünüze yaşlar hücum edince burnunuz sızlar ya Ferit’in gözlerinden akmasına izin vermediği yaşlarda; işte, benim de tam öyle sızladı burnumun direği. Sevgili Can’ın daha önce ağladığı hem de çok güzel ağladığı bir başka sahne geldi gözümün önüne… Bu kez o duyguyu gözyaşları olmadan yakalamış ve bence çok etkileyici küçük bir baş çevirişi ve yutkunmayla vermişti. Ardından Deniz’e “Sen ve Bulut benim ailemsiniz!” derken öyle bir ifade geçti ki yüzünden… Bir karenin içinde sevgi, yalnızlık, gidenlere özlem ve heFerit Aslanpsinden sonra “Sakın beni hayal kırıklığına uğratma, sakın beni arkamdan vurma” yakarışını serdi önüme.

Can, Ferit’in güçlü yanını da zaafını da yalnızlığını da ve hepsinin ötesinde sevgiye ihtiyacını da çok iyi geçiriyor, küçük dokunuşlarla… Ferit’i üç boyutlu, canlı ve hepsinden ötesi gerçekten çok sevilesi bir karakter hâline getiriyor. Nazlı’ya barmenlik hünerlerini gösteren Ferit’e kendi öyküsünü öyle güzel giydiriyor ki Can’ın hediyesi, Ferit’te hiç sırıtmıyor aksine onunla bütünleşiveriyor.

 

İlk bölümde beni rahatsız eden hatta iten, asla ısınamam dediğim Ferit Aslan’ı; Can’dan başka biri oynasa bu kadar sevip yüreğimin baş köşesine oturtabilir miydim? Hiç sanmam! O sert, düz ve keskin çizgili adama kattığın nahifliğe, duyguya ve derinliğe bayılıyorum, Sevgili Can. Aklına, gözüne ve gönlüne sağlık Can Yaman.

 

 

Related Article

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

7 Comments

  1. nbsami 30 Ağustos 2017

    Gercekten gecen bolum gibi yavas bir bolumdu. Deniz in Nazli ya olan askinin kuvvetini mi bize vermeye calistilar?. Vazgecmeyecek oldugunu, aslinda vazgecmesin Nazli Ferit e olan duygularini soylesin ama Nazli da o asamaya gelmesi suan icin mumkun degil. Umarim dizinin gelecek bolumleri icin bu kacisa bir son verirler. Hakikaten izlenmesi zor olur. Neden bu klise yola girdiler anlamaiyorum.Zaten dizi basindan beri Kiralik Ask in kopyasi diye anilirken! bir de beni rahatsiz eden Bulut un bir repligi oldu Nazliya cok hayran ama neden biz onunla evlenecegiz dedirttiler. Bizim toplumumuzda cocuklarin boyle konusmasina gulunur nedense. bana cok ters geliyor. Kimse bir tepki vermedi. O yaslarda hayranlik duyulmasina ve soyledigi sozlere onem verilmiyor ama eminim bu cocuk kafasiyla boyle sozler soylemesi bana gore cocukca degil. Bizim ulkemizde cocuklar nedense her konunun icinde. Ozellikle yetiskinlerin konusmalari hep cocuklarin yaninda gerceklesir. ve buna kimse aldirmaz ama bunun mutlaka cocuklarin uzerinde bir etkisi oldugunu dusunuyorum. Kiralik Ask i izleyen cocuklar vardi anneleri bunlari acikca soyleyebiliyordu. Saat 9.30 haydi cocuklar yataga uyarisi cikana kadar bile seyretmemeleri gereken diziler halbuki?...

    1. Sinem ÖZCAN 30 Ağustos 2017

      Merhaba, Dizi matematiği açısından baktığımda Deniz, Ferit ve Nazlı arasında bir engel ve onu aşmaları gerekiyor. Yani Deniz hepimizi sinir edecek şeyler yapacak tabi. Ancak burada sorun bunu son iki bölümde birden artırdılar ve ben Deniz'in ağlak suratını, kırılgan ve mağdur bakışlarını izlemekten çok sıkıldım. Üstelik Alya'ya tavrı da çok sinirimi bozuyor. Nazlı'nın kaçısı da manasızlaştı. Adam üstüne üstüne geliyor işte, nereye kadar kaçacaksın ki? Tamam itiraf etme, tamam birlikte de olamazsın Asuman yüzünden o da kabul ama başka bir yol bul. Her konuşma her eylem Nazlı'nın anlamsızca kaçışıyla bitiyor ve monotonlaştı. Bulut konusunda size yüzde yüz katılıyorum. Yorum uzamasın diye değinmemiştim ama bu çok önemli bir nokta aslında. Ben son bölümlerde Bulut'a verilen o bebeksi konuşmaya da sinir olmaya başladım. Tamam Bulut çocuk ama aşağı yukarı 7 yaşında bir çocuk. Bebekleştirmek sevimli yapmıyor. Ayrıca "Nazlı'yla evlenicem" repliği cidden büyük fauldü. Bizim yerli dizi mantığında ne yazık ki bu tür detaylar hiç önemsenmez. Akıllarınca sosyal mesaj verirler ama çocuk eğitimini pas geçerler. Bu yüzden büyümüş de küçülmüş barbi kızlar ya da bu tarz negatif örnekler görmek çok mümkün. Çocuğum yok ama yeğenlerim var ve ben bizimkilerin saat 20.30 dan sonra TV başına geçtiklerini hiç görmedim ki zaten sadece çizgi film izlemelerine izin veriliyor. Ancak anneler çocuk sorun çıkarmasın ve kendi rahatlarını bozmasın diye izlemelerinde bir mahsur görmüyor. Sonra o çocuklar biraz büyüyünce sosyal medyadaki canavar fanlara dönüşüyor işte :) Yorum ve katkılar için çok teşekkür ederim. Çok iyi bakın kendinize. Sevgiler

      1. nbsami 31 Ağustos 2017

        cok seviniyorum ayni gozlerle izledigimiz icin...Dolunay in daha iyi olmasini cidden istiyorum...Insanlar cok dalga geciyor kopya diye ...biz de oyle degil midir zaten buyuk umutlarla baslayip sonra basasagi gidisler... umarim yazilanlari okuyorlardir gerci nedense dolunay icin bir tek siz yorum yaziyorsunuz ranini de yorumlar az yaz oldugu icin herhalde neyse yeni sezonda yeni diziler olacak ama bu kadar emek veriliyor diziye iyi bolumler gormek dilegiyle... gelecek hafta umarim seyredebilirim... o gun donuse geciyorum...gerci saat farki ile yakalarim belki;)

        1. Sinem ÖZCAN 31 Ağustos 2017

          Açıkçası benim de izlerken yalnız olmadığımı hissettirenlere çok ihtiyacım var ve yorumlar bu anlamda bana çok iyi geliyor. Ben o kopya yorumlarını çok ciddiye almıyorum açıkçası. Belli bir dizinin fan grubu, ısrarla her dizi için bunu yapıyor. Daha önce bir yorumda söz etmiştim zaten işlenecek kurgu sayısı belli, çatışmalar da buna bağlı oluşuyor. Bu mantıkla bakınca Hollywood yapımlarının yarısı da o dizinin kopyası oluyor o zaman. Nazlı'nın yalanı filancanın yalanına benziyor- muş filan oyuncu falan oyuncuya öykünüyormuş. Bu bana ısrarla kendi dizilerinin veya fanı oldukları oyuncuların adını gündemde tutmak adına yaptıkları çocukça trollemeler gibi geliyor. Üstelik kendi dizilerinin de "kopya" olduğu bilindiğinden yaptıkları sadece komik... Umarım siz buraya geldiğinizde de dizi bir hale yola girmiş, toparlanmış ve kış sezonuna hazır hâle gelmiş olur. Kendinize çok iyi bakın, sevgiler

          1. nbsami 31 Ağustos 2017

            bugun bir yorum daha okudum Fazla Naz asik usandirir diye , Sosyal medya da dizi fanlarinin kafasini anlamam mumkun degil. izleyici olarak farkli islensin istiyorum klise konularin. Klise beni rahatsiz eden acikcasi. Bu dizi de klise gibi basladi ama ilerleme yavas oluyor dizi sektorunu anlamaya calisiyorum sure cok uzun ama izleyici yorumlarini ne kadar okuyorlar ve ne kadar onemsiyorlar. Biz yapiyoruz oluyor ister seyredin ister seyretmeyin kafasi ile emeklere yazik! netice de kontrol bizim elimizde kafafimiza gore degistiriveririz kanali... ama sorun hala sorun...

          2. turist 2 Eylül 2017

            Bu yalan aslında dizinin bacağına kurşun sıkmış durumda ve anlaşılan o ki Asuman'ın aynı Ferit'in kıravat iğnesini çaldığı, paralel Evren'lere karıştığı gibi bu dava-resim-velayet meselesi uzun süre ortaya çıkmayacağı belli, bu şekilde örtbas edildi ne yazık ki. Tam bu noktada aslında dizi ve öykü tıkanmış durumda - artık herşey tekrar ederek gereksiz git-gel kurgusu. Bahsi geçen dizinin fanları (bunların arasında maalesef yetişkinler dahil) ciddi anlamda gerçekleri görmekten ziyade obsesif biçimde izledikleri dizilerini herşeyi ile tanrılaştırmış ve dokunulmazlık sınıfına koymuş durumda. Bu noktada ciddiye almamak en iyisi. Zira kendisi dahil copy&paste ve uyarlama. Dünyada belki 40 dan az kurgu mevcuttur ona göre tartışmak gerekir de önemli olan işlenen detaylar ve karekterlerin gerçekçi, samimi ve elle tutulur sadakat yanları olması. Maalesef senaristler bu konuda kolay düşünmüş durumunda, karekterleri istedikleri gibi; rüzgardan ordan oraya savrulan ağıç yaprakları gibi. Bu durumda ise belirli noktadan Sonra karekterlerin inancılığı yok oluyor. Özellikle Nazlı esas kız olarak tutarsız maalesef ve iç dünyasını anlamak pek mümkün değil. Oysaki empati kurmaya çalışıyorum ama mesela bir kere bile kendi kendine Ferit'in de ablası ve eniştesini kayıp ettiğini ne düşündü nede dile getirdi. Sanki hiç insani duyguları yokmuşcasına. Soğuk kanlı İnsanların en çok zaten bu tür önyargılarla karş karşı kalır. Fatoş'la konuşulunca ise Deniz'in ne kadar naif olduğu, ortama uyum sağladığını vs dile getirir onu över vs. Yada en azından neden bütün kadınları aynı kefeye soktuğunu anlamaya çalışması gerekir. Salonda pikap'ın olduğu yerde - bütün evde tek yer - babasının fotoğrafı asılı. Yoksa her yerde sadece tablolar asılı vs. Nazlı hiç Ferit'i anlamaya çalışmadı hep önyargı ile davrandı. İlk bölümdeki iğrenç ve ahlaksız teklifi yüzünden mesafeli vs davranmasını anlarım elbette. Hala işveren-çalışan ilişkisini aşamadılar bir kere bardan çıkınca o tatlış amcanın yakında yemek yediler. Ama bu son bölümde bardaki sahnedeki tavrına çok kızdım açıkcası çünkü hadsiz davrandı. Ferit'te en sevdiğim yanı sınıflar içinde düşünmemesi, insanları fakir-zengin sınıflamasına sokmuyor mesela. Bulut için yaptıkları partide onlarla hem iş hem maddi konunda çokça fraklı olanlar Fatoş, Asuman, Nazlı ve hatta Şöför olan Tarık bile vardı ve eğrite durmadı hiç. O tablo çok hoştu bu yanları severim. Başka dizlerde hep sınıflarştırma mevcut. Senaristler ilişki, gerçeklik ve detay konularda çok zayıflar maalesef. Nazlı ve Ferit arasında elle tutulur sahneler de yazılmadı mesela. Burnumuza git gide yılışık bir Deniz sokuldu. Oda okadar tutarsız ki yüzeysel olarak bakınca beyaz atlı prens tabi ama dibe bakınca çok bencil ve şımarık bir ergen, herkes tarafından onun sevilmesini bekleyen ve isteyen biri. Sormuyor bile kendi kendine acaba Nazlı beni istiyor mu? Ferit mesela bu konuda çok farklı. Mesela anlattığı masal sayesinde ilk görüşte aşık olduğunu da öğrendik - itiraf etti. (Aramızda, dedim ki kendi kendime, acaba ben parelel Evren'de başka bir Ferit Aslan mı izledim ilk bölümde? Hatta dedim, benim bildiğim ikinci ilk görüşte Nazlıyı nerdeyse mutfaktan bulduğu eğleme ile şiş yapacak kıvamdaydı, gerçi Nazlı'nın genç kız olduğunu anlayınca Can orada yaklaşık iki saniyede "etkilenmek" verdi ben bayılmıştım zaten o sahnenin tamamına) O anlaşma, yada tazminat ile "gidemezsin, ben sensiz yapamam; şimdiye dek kimi anlaşmaya bağladım ki ben? Herkesi kovdum... Anla bunu! Sen de bensiz yapamazsın...." dedi de bizim kız anlamıyor işte deli oluyorum oraya. Neyseki bu kaç-kovalama işi en azından Ferit tarafından sonlandırılacak. İyi de oldu hatta tam isabet oldu bu sayede en azından Deniz'in o tazminatı ödemesine fırsat kalmadı. Nazlı aslında kabul etmez ama senaristler dengesiz yazdığı için yapabilirdi borç olarak diye düşünmedim değil... Nerden bakarsak bakalım bu formalite evlilik yattı belliki neden yattı anlamak mümkün değil. Çok eski, belki 10 yıl oldu formalite evlilik içeren yerli ve farklı olduğu için izlediğim bir dizi vardı, sonrası çakmaydı çünkü 4-5 sene zaman atlaması oldu dizinin sonu oldu yani.... Bu kanal çok müsait. Aynı evde olmadıkları sürece daha çok kaç-kovala-Deniz izlenir de nereye kadar? Hem dizinin gidişatı ve ömrü konusunda Yen'i sezonda tek şansı bir hamle, hem Ferit Aslan gibi bir yönetici bu durumda karekterine ters ve pasif davrandı. Ablası ve eniştesinin emaneti, göz bebeği Bulut. Ne yapar eder o velayeti alırdı aslında, ama senaristler aldırmadı ve aldırmayacak gibi. Ha ters köşe yapmak isterler o halde sürpriz olur ama pek umutlu değilim açıkcası. Nereye kadar bu Demet ve Hakan'da kalma durumu mantıklı ki? Yada işlenir hali var ki? Bulut aslında dayısının ve Nazlı'nın yanında mutlu ve huzurlu bunu zaten mahkemede kendi diliyle söyledi. Biraz daha özenle işlenseydi keşke orası. Gerçek yasallara göre değil zaten ama dizi de mantık ve gerçeklik çerçevesinde üçüncü duruşma olması gerekirdi... Demet çocuk aldırdı bu bilgiyi Asuman Ferit'e verse aslında mahkemede Demet ve Hakan Leh'inde kullanabilirler. Bulut düşüyor vs evden kaçıyor vs vs. Bakıcı ile yakında yasak aşk da gelir.... Bunlar aslında kullanılabilir yani asıl amaçları Buluta vasi olmak değil sadece şirketin hisseleri diye... Nazlı ve Ferit daha henüz tam adam akıllı paylaştıkları anları ve sıkı bir bağ olmadığı için de durumlar daha da Arap saçına dönüşüyor. Deniz'in sürekli yapışkan gibi Nazlı'nın peşinde dolaşması seyirciyi yoruyor. Onları seven kitle daha az, bu dizi asıl Nazlı-Ferit-Bulut üçlü için izleniyor ki en çok izlenen videolar bu üçlünün olduğu sahneler veya Nazlı ile Ferit'in sahneleri. Ben Deniz taraftar olanlarıda anlıyorum açıkcası (ne kadar farklı düşünsem dahî) senaristler itina ile Nazlı ve Deniz sahneleri yazıp onların paylaştığı güncel anları ile dolu dizi. Yaklaşık 7 yaşındaki çocuğun Nazlı'yla büyüyünce evleneceğini söylemesi ne kadar yanlış. Senaristler istedikleri gibi kafalarına göre sosyal mesajlar veriyor ama dengeli olmayınca ne anladım ki ben? Ülkemizde tecavüz, şiddet, zorbalık pedofillik gibi önemli sorunlar var olmasına rağmen dizlerde dikkat edilmiyor maalesef ki toplumda Bulut'un Nazlı için söyledikleri son derece normal karşılanıyor maalesef. Deniz mesela - abisi ve diğerleri tarafından aşk konusunda "İstanbul borsası gibi, iniş çıkışlı" ve fazla sorumsuz, sırf bir imza için bile şirkete gelmesini sağlayamadıklarını altını çizmiş iken - hangi akla hizmet Deniz, üstelik yarım yıldan fazla Güney Afrika'da iken yetim çocuklar ile bir yıldır sorun üstlenip onlarla beraber müzik çalıyor? Dizi. matematiği açısından anlarım Ferit-Nazlı-Deniz üçkeni ama ortada ciddi farklılıklar verebilecek bir kanal var formalite evlilik ile ki işlenecek konu olsun. Deniz şarkı yazdı Nazlıya; bencil olduğu için bu yakın zamanda belkide barda bir ilanı-aşk demektir. Belkide final sahnesinde.... Bu durumda Nazlı ve Ferit cephe de bir ilerleme olmaz ise iş iyice sarpa saracak umarım bu hataya düşmezler. Zira kış sezon için daha sağlam ve olgun bir yol çizmeleri gerekir yoksa dizinin ömrü maalesef fazla sürmez.............. Son olarak sosyal medya gezegeni çok farklı kitle ve yaş gruplardan oluşan yalnız benim gözlemlediğim kadarı son dönemlerde son derece hastalık derecede kendiyle barışık olmayan, gerçek ve kurguyu ayırt edemeyen sakıncalı obsesif İnsanlar ile dolu. Ha Reyting cihazı olan 2000 küsür hane Reytingleri belirler onlar çokça sosyal medya gezegeni ile farklı düşünür, bazen ama reytinglere bakınca hemfikir olur vs. Pek sevmem ama Sinem ile irtibatta kalmak için Twitter bile açtığım doğrudur...;))) Görüşmek üzere.... uzun oldu karışık oldu af ola ?

          3. Sinem ÖZCAN 2 Eylül 2017

            Selammmmm, İntenetim sıkıntılı biliyorsun ama yorumunu görünce küçücük de olsa cevap vermeden duramadım. Yazıp kaçacağım hemen :) Çok doğru bir yere değinmişsin yine. Bu dizinin senaryosunda çok ciddi bir sıkıntı var bana göre. Düğümler atılıyor ama çözülmüyor. Koca bir yumak... Her tarafından ayrı bir ipin ucu görünüyor. Kurgu yazmada temel kural düğüm atmaktır. Ancak hep öğütlenen bir şey daha vardır: Attığınız düğümü ne çok erken ne de gereğinden geç çözün. Şimdi ilk bölümde bir düğüm atıyorsun (Asuman kol düğmesi çalıyor.) 10. bölüm bitmiş tek gelişme yok. Oysa Ferit Aslan titizliğinde hatta obsessifliğinde bir adamın onu fark etmemesi imkânsız ve üstüne gitmemesi. Onu geçtim velayet davası. İki mahkemede dava sonuçlandı. Peki. Dava Ferit'in aleyhine sonuçlandı ona da peki. İyi de Ferit Aslan bu işi bırakmaz ki. Temyize gider yeni dava açmanın yolunu arar vs... Ama yokkk. Niye? Senaristler olayın orada bitmesini istedi çünkü. İkinci mahkemedeki tutarsızlıkları yazmıştım tekrar etmeyeyim. Bütün bunlar yumağın sağından solundan sarkan ipler gibi. Bir türlü yumak tam ve düzgün şekil almıyor. Göstermelik evlilik öykünün net gideceği noktaydı ancak bu ikinci bölümde belirmişti izleyenlerin kafasında ve "sürprizsizdi". Şimdi güya sürpriz yaratılmaya çalışılıyor. Deniz'in öne çıkarılması da bundan. Oysa bazen öyküyü bırakmak lazım. Kendi yolunu seçsin diye... Deniz bu şıkta da öne çıkabilirdi. Ferit, Nazlı'yı evlenmeye zorlardı. Deniz bunu hazmedemez ve yine Demet'le Hakan'ın yanında yer alırdı. Yine olacağı o zaten. Beni öykünün akışında kızdıran da tam olarak bu. Ne kahramanları rahat bırakıyorlar ne öykünün kanalını. "Aman boşver, izleyici takılmaz buna! Hem canım altı üstü bi' dizi bu. Bu kadar da gerçekçilik aramak boş. Biz yaptık oldu." mantığı bence 90'lı yıllarda bitti. Biz oya gibi işlenmiş senaryolar, muhteşem gelişip evrilen karakterler izledik. Artık izleyici sorguluyor, sorgulamanın ötesinde hüküm veriyor. Genel kurgusu iyi, açılımı olan bir öykünün özensizliği bu yüzden benim canımı sıkıyor. Kendi adıma söylensem de homurdansam da Can olduğu için izliyorum ama kaç kişinin böyle bir bağlayıcı unsuru var bilemem. Yüksek sezonda canavar gibi rakipler bekliyor, diziyi. O zaman bu hatalar fatura edilmez inşallah. Şimdilik bu kadar. Kaçıyorum ben. Çok öptüm. iyi bak kendine. Sevgilerrrrr