SEZON DİZİLERİMİN OYUNCULARI
İzlediğim sezon dizileriyle ilgili daha önce yazmıştım. Bu defa da bu dizilerde dikkatimi çeken ve “beğendiğim” oyuncuları bir yazayım dedim. Sadece beğendiklerimle işi sınırladım. Zira iyi ya da kötü hepsinin ortada büyük emeği var. Elinden geleni yapıyor ama benim istediğimi vermiyor ya da sıradan bir izleyici olarak bana antipatik geliyor diye kimse için olumsuz söz edemem bu hadsizlik olur. Üstüne basarak bir kez daha belirtiyorum ki hepsi kişisel görüştür. “Bana göre” iyiler… Sıralama da sevdiğim diziden başlayarak elbette. Buyrun:
CAN YAMAN: Ben Can Yaman’ı ilk kez İnadına Aşk’la tanıdım. Çevremden, bu dizinin ikinci işi olduğunu öğrenince oyunculukta aldığı mesafeyi görmek adına oturup Gönül İşleri’ni izledim. (Kendime kocaman bir eksi. Niye daha önce dikkatimi çekmemişse…) İnadına Aşk’taki başarının ipuçlarını adım adım orada da görmek mümkün. Yan rol olmasına karşın izlesem kesinlikle dikkatimi çekermiş.
Çok doğru isimlerle çalışmış bir kere. Türkan Derya yönetmenliği, cidden bir okuldur genç oyuncu için. Şimdi de bir başka okul Osman Sınav… Bu talih mi seçim mi bilemem ama Can Yaman’ın backgrounduna bakınca bana bilinçli ve isabetli seçim gibi geliyor. Üstüne üstlük bu okullarda doğru eğitim almış. Giderek gelişen ve açılan oyunculuğu bunu kanıtlıyor.
İnadına Aşk’ta yükselen bir grafiği var bence. Geçen bölüm( 19. Bölüm) onun bölümüydü ve muhteşemdi. Duru, akan, abartısız ve belli ki yüreğini koyarak oluşturduğu bir oyunculuk izledim. Bu hafta oldukça geri çekilmiş de olsa her fırsatta geçen bölümün tesadüf olmadığını gösterdi bana.
İlk dizisinden oldukça farklı bir tipleme çiziyor İnadına Aşk’ta. İlkinde Doğu’dan gelme, fakir bir delikanlıyken şimdi zehir gibi akıllı, şirket sahibi, öz güvenli bir adam. Bu kadar zıt iki kimliği hakkıyla yansıtabilmek kırk yıllık oyuncuların bile zor altından kalktıkları iş. Pek çok kez ilk dizisini izlediğim bir oyuncunun diğer dizilerinde kimlik farklı olsa da aynı oyunculuğu canlandırmasından rahatsız olup dizi bıraktığım oldu. Oysa Can Yaman, ilk işine hiç gönderme yapmadan sıfırdan çok iyi bir karakter çıkarmış ortaya.
Yüzde yüz inanıyorum ki bundan sonra da ekranlarda sık sık başrol olarak izleyeceğimiz ve giderek kendini aşan oyunculuklarda göreceğimiz bir isim.
AÇELYA TOPALOĞLU: Aslında ben komedi izleyicisi değilimdir. Hele bizde kadın komedi oyuncularıyla ilgili belki de lüzumsuz bir müşkülpesentliğim var. Komedi, türü gereği biraz abartı istediğinden ve abartıdan hiç hoşlanmadığımdan olsa gerek. İşte tam bu yüzden geç dikkatimi çekti Açelya Topaloğlu.
Sanırım onun da ikinci dizisiymiş. Onun da ilk dizisini izlememiştim ve yine meraktan birkaç bölümüne baktım. İkinci dizisi olduğunu söyleyen arkadaşım “ Çok ciddi mesafe almış” yorumu yapmıştı. Haklıymış. Gerçekten oyunculuğu iki dizi arasında geceyle gündüz kadar farklı.
Onun da giderek açılan ve ritmini oturtan bir çizgisi var. Hatta ilk bölümlerdeki abartı artık kayboldu ve Açelya Topaloğlu gerçekten “komik” bir kadın oldu. Komediden duygusallığa geçişlerde çok başarılı. Üstelik bunu o kadar ani ve doğru yapıyor ki bazen izleyici olarak ben onun ritmini yakalamakta başarısız oluyorum.
Doğru adımlarla onun da gelecekte çok başarılı işlere imza atacağı kesin.
FUNDA ESKİOĞLU: Bugüne dek ihmal ettiğim ve üstünde hiç konuşmadığım bir oyunculuk ( benim ayıbım). Oldukça hoş bir kadının, sıradan ve âdeta görünmez bir kadını canlandırması bence çok çok zor.
Enerjisi çok doğru Meftune için bence. Çünkü Funda Eskioğlu güzel olduğu gibi sempatik bir kadın ve çok doğru bir hamleyle sempatikliğine vurgu yapılmış. Oyuncu da bunun gereğini fazlasıyla yapmış.
Konservatuar mezunu ve deneyimli bir oyuncu olduğunu biliyorum ama bence o da çıkışını İnadına Aşk’la yapanlardan olacak.
BİLGE ŞEN ÜNDÜZ: Yılların oyuncusuna “iyi” demek hiç haddim değil affına sığınarak bir kez daha “bravo” diyorum. Oldum olası ekran ışığını severim ve izlediğim her rolünde de bayılmışımdır. İnadına Aşk’ın babaannesi olarak da bence çok çok başarılı. Daha ötesini söylemek beni aşar.
BURAK ÖZÇİVİT: Çalıkuşu’nda izlemedim. Roman uyarlamalarını izlemekten hiç hoşlanmadığım için ama o benim için hep Malkoçoğlu olarak kalacak. Bence onun en başarılı tiplemesiydi.
Kara Sevda’daki rolünde de çok iyi ama gönlümde Malkoçoğlu’nu geçemedi.
KAAN URGANCIOĞLU: Gençlik yıllarımın en şirin dizilerinden Kampüsistan’ta tanımıştım ben onu. Sonraki rollerini bilemiyorum, izlemedim. Kara Sevda’da ise tek kelimeyle BA-YIL-DIM.
Oynadığı rol için fiziği bir handikap da olsa bunu avantaja çevirmiş, tek bir aksama, bir küçük abartı olmadan tertemiz bir oyunculuk çıkarmış. Psikopat Emir, yüreğimdeki kötü karakterler arasında Ozan Osmanpaşaoğlu’nun Aksel’inden sonra en büyük köşeyi kapmış durumda.
NESLİHAN ATAGÜL: Bu sezon izlediğim dizilerin kadın oyuncuları içinde Açelya Topaloğlu’yla birlikte birinciliği paylaşır.
Masum güzelliğinin avantajını çok iyi kullanıyor. İlk bölümde tutuk bulsam da giderek canlanan bir oyunculuk izliyorum.
Şurası bir gerçek ki senaryosu bu kadar aksayan bir diziyi başarılı kılan en önemli isimlerden biri.
ZERRİN TEKİNDOR: Tıpkı Bilge Şen Ündüz gibi onun oyunculuğu hakkında konuşmak da haddim değil. Canlandırdığı her rolde taptım kendisine, Kara Sevda’nın Leyla’sı için de durum farklı değil.
Su gibi akan, dupduru bir oyunculuk ve inanılmaz pozitif bir enerjiyle izleyiciyi bağlayan bir tavır… Umarım pek çok dizide aynı keyifle izleyebilirim.
Ustalığı karşısında daha fazla laf etmek düşmez bana.
DENİZ ÇAKIR: Yine roman uyarlaması olduğundan hiç izlemediğim Yaprak Dökümü’nün Ferhunde’si olarak hakkında çıkan pek çok olumlu değerlendirmeyi okumuştum. Çok ciddi isimlerin takdirle sözünü ettikleri Deniz Çakır, benim için hafızamda hep Meryem Çakırbeyli olacak.
Bir rolün bir oyuncuya bu kadar oturduğu çok az olur bence. ( Barış Arduç – Ömer İplikçi, Can Yaman – Yalın Aras) Deniz Çakır oyunculuğunda inanılmaz bir ustalık görüyorum. Dudağıyla yaptığı ufacık bir mimikten, elinin bir hareketinden duygu, heyecan yansıtmak cidden usta işi. Açıkçası dizide olayları değil onun oyunculuğunu büyük bir zevkle izliyorum. Bazen kendi kendime “Şimdi şu duyguyu geçirmek için şöyle bir şey yapacak” diyorum bakıyorum ardından benzeri bir eylem geliyor. Bence inanılmaz başarılı ve onu bu rolde izlemek büyük şans. Castı yapanı doğru tercihinden ötürü kutluyorum.
OZAN AKBABA: Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ın bence Deniz Çakır’dan sonra en başarılı ikinci ismi. Ekranda ilk kez izliyorum ben. Yaratılan karakteri doğru taşıyan isimlerden ve giderek açılan bir oyunculuğu var. Umarım daha çarpıcı sahnelerde izleme şansım olur.
BARIŞ ARDUÇ: Kiralık Aşk’ı izlemeyi bıraktığımda oyunculuklarını göremeyeceğim diye üzüldüğüm iki isimden biri.
Daha önceki rollerinde açıkçası sevmediğim, sıradan bir çizgisi vardı. Demek ki karakter- oyuncu örtüşmesi doğru yapılınca çok başarılı sonuçlar doğabiliyormuş. Burak Özçivit benim için nasıl daima Malkoçoğlu olarak kalacaksa sanırım Barış Arduç da hep Ömer İplikçi olacak.
Keşke onun oyunculuğuna ayak uydurabilen ve bunun altında ezilmeyen bir partnerle çalışsaydı işte o zaman izlemesi doyumsuz olurdu.
Bence çok da doğal olmayan, abartılı bir karakter Ömer İplikçi ama bu yapay karakteri normalleştiren bir oyuncu Barış Arduç. Sadece bana göre hâlâ mimiklerinde sorun var. Bilhassa bakışlarda. Yönetmen müdahalesi gerekiyor.
ONUR BÜYÜKTOPÇU: Açelya Topaloğlu gibi Onur Büyüktopçu da izlediğim dönemlerde bana ekran başında kahkaha attırmayı başarabilen ender isimlerdendi.
Çok itici olabilecek bir karakteri, negatiflikleri hiç göze batmadan sevilen bir kimliğe dönüştürebilmek bence gerçek oyunculuk. Oyunculuk geçmişini bilmiyorum ama bu rolde harikalar yaratıyor onu kesinlikle söyleyebilirim.
Berbat ötesi senaryosu ve beceriksiz yönetmeni yüzünden izlemeyi bıraktığım Kiralık Aşk’ta itiraf ediyorum hâlâ zaman zaman Koray sahnelerini açıp izliyorum.
Umarım doğru bir projede keyifle izlerim.
PAMİR PEKİN: Bence berbat bir castın ve kötü bir senaryonun üstünde konuşulması gereken tek oyuncusu.
Can Yaman uğruna Gönül İşleri’ni izlerken orada da karşıma çıktı Pamir Pekin. Orada da çizgisi iyiymiş. Dizisine hele başrollerine tahammülüm olmadığından ancak denk gelince baktım ama gördüğüm sahnelerinde iyi işlenmiş bir oyunculuk gördüm.
Can Yaman ve Pamir Pekin oyunculuklarındaki ortak imzanın Türkan Derya olduğunu unutmamak gerek bence. Pamir Pekin, Can Yaman gibi usta bir başka yönetmenle çalışmadığından sanırım ne yazık ki Gönül İşlerinin Kemal’inden hâlâ izler taşıyor. Çok farklı bir rol olmasına karşın diğer rolün mimiklerini ve üslubunu görüyorum ki bu bence yönetmen hatasıdır. Doğru müdahale ile geliştirilebilir bir durum ne yazık ki oyuncuya köstek olmuş, bana göre.
Her şeye rağmen ben Pamir Pekin’i bir dizide bu kez başrol olarak izlemeyi çok isterim. Tabi doğru proje ve çok iyi bir yönetmenle…
Fazla uzadı farkındayım, okuma sabrı gösterenlere teşekkür ederim.