Kaderin Binbir Yüzü (Halka,19.Bölüm)
Yazar: Ayça AKMAN
Tam on beş hafta geçmiş “Halka’ya Giriş “yazımın üzerinden. Kalemimle eşlik etmeye çalıştığım ilk diziydi Cihangir ve Kaan’ın hayatını çalan Halka!On üç bölüm boyunca, karınca kararınca yüreğim yettiğince ortak olmaya çalıştım macerasına, kimi zaman belki eleştiri ağır bastı gönül terazimde kimi zaman övgü. Kült sfatıyla aklıma kazınan ikinci bölümü, sıra dışı tavrını, rejisini, sanat yönetmenliğini, yarattığı atmosferi ,uzunca zaman hakkıyla diri tuttuğu gerilimini, güçlü kadın karakterlerini , işini bilen cevval polislerini en önemlisi de sorular sordurarak zihnime fazla mesai yaptırmasını çok sevdim ki her zaman objektif kalmaya çalıştığım bu yolculukta,sevgim en büyük yoldaşım oldu. Artık onunla yollarımız ayrılıyor; bir hoş seda bırakabilmişse sözcüklerim, bir nebze renk olabilmişsem Halkaseverlere ne mutlu bana…
Cihangir’in, Kaan’ın Tepelilerin içine yerleştirilen muhbir olduğunu öğrendiği yerde bırakmıştık diziyi geçen hafta. Kader binbir yüzünden birini daha gösterdi Hümeyra’nın oğluna, tıpkı Kaan gibi o da bir yüzleşmenin daha içinde buldu kendisini.Bu hayatta annenize, babanıza kardeşim dediğiniz arkadaşınıza güvenemeyecekseniz kime güvenecektiniz?Herkes mi yalancıydı ,hiç mi kalmamıştı iyi bir insan? Vicdan, kalp, acıma duygusu,güven sözlükteki yerlerinde durduğu gibi durmazlar gerçek hayatta; görecelidirler,baktığınız yere göre değişirler. Cihangir duyduklarının şokuyla gereğinden fazla yüklendi kader kardeşine ,üstelik onun yıllar boyunca nasıl bir yalanın içinde yaşamakta olduğunu biliyor,bunu ondan saklıyor olmasına rağmen.Anlık akıl karışıklığıyla kuyusunu kazdığını düşünebilirdi amenna, kendisini sattığını söyleyebilirdi buna da tamam.Amma velakin kalpsiz ve vicdansız biraz ağır oldu be evlat. İkinizden bağımsız çizilen ortak kaderiniz var ya ,işte orada yok kalple vicdan.Siz bu oyundaki en masum kurbanlarsınız. Sen de anladın bunu sonunda, sen de anladın ama biraz geç oldu…
Cihangir’in Kaan’la sınandığı bu bölüm, Kaan tüm sevdikleriyle sınava tabii tutuldu.Bekliyorduk gün gelsin sırlar ortaya dökülsün diye;acı olacaktı ve sarsıcı…Gerçekler önüne serildiğinde, örgütü çökertmenin kıyısından dönen oğul hapishane hayatını,yaşadığı hayata tercih edecek kadar kırıldı dünyaya. Cemal Hümeyra’nın Halka’ya çalıştığını gizlerken haklıydı kendince çünkü tek başına bu bilgi Kaan’ı zamanında örgütü annesinin idare ettiği ,babasınınsa lider olduğu gerçeğine götürerek görevi işlevsiz hale sokar, operasyonu da tehlikeye atardı. Cihangir’in onun için doldurduğu kayıt nerelerde bilemem ama o en kestirme yolu seçti ,malum zarfı açarak ulaştı gerçeklere. Kaan ‘ın gerek Cemal gerekse Hümeyra ve Bahar’la yüzleşmesi aklıma tek şeyi getirdi benim, insana en vurucu darbe en beklenmedik zamanda en sevdiğinden gelendir. “Hiç mi acımadınız bana?”dediğinde yutkunduğumu anımsıyorum. “Eşya mıyım ben nasıl söylemezsiniz?” dediğindeyse gözlerimi kaçırdığımı… Cemal Amir’e de bir miktar gönül koymuş olabilirim. Drama yapma diyeceğiniz son insan Kaan’dır benim baktığım yerden Cemal bey. Bu “iştir”deyip kestirip atarsanız ,o da size deli , kalpsiz ,”bir ayağı çukurda ,kendini düşünmeyen beni mi düşünecek “diye dellenir;kanımca pek de iyi eder. Hala hata yaptığını düşünmüyor Amir, Bahar’ın tüm serzenişlerine rağmen. Tarafsız bakmanın son derece zor olduğu bazı anlar vardır, iki tarafı da dinler her ikisine de hak verirsiniz.Cemal ‘in Hümeyra’yı teselli etmeye çalıştığı konuşmaya takılınca aklım ,bir baba gibi kolladığı Kaan’ı ne kadar iyi tanıdığını ,sevdiğini bizim gördüğümüz gibi Kaan Erkmen de görüyor dedim içimden ;sadece biraz yalnız kalmaya ihtiyacı var.Ne de olsa kendisini konuşarak iyileştirenlerdendi küskün evlat,bu nedenledir ki canını acıtmayı, uykularını kaçırmayı istediği annesine elbet bir şekilde dönecekti lakin benim için sürpriz buna İlhan’ın vesile olduğunu görmek oldu, yalan yok.
Tepeliler ben sizinle ne yapacağım? Hala kızgınm peşin peşin söyleyeyim. Elleriniz kanlı; bir konuşmaya başlarsam Cabbar’ dan başlar ,İrem’le devam eder Eren’le bitiririm ;hafıza sildirme olayına ses etmemenizi , yaşamı boyunca Cihangir’e oynadığınız tiyatroyu da es geçmem. Halka’daki iç çatışmanın alevlendiği zamanda Gülay’ın histerik ergenler gibi “oğlum da oğlum” diye tutturmasını da ekler üzerine sizi bu hesapta her şekilde borçlu çıkarırım. Ama… Pişmanlık duyabilmek vicdan ister…İlhan Tepeli vicdan muhasebesini yapmış halde çıktı oğlunun karşısına onlar Kaan ‘la birlikte sırlar odasının yoluna düşmeden evvel. Doğuran mı annedir büyüten mi sorusu hiç bitmeyen tartışmadır ancak ben hep kayıtsız şartsız sevebilen,sevdiğini gösterebilenler anne babadır diyenlerdenim. İlhan da aynı şeye vurgu yapınca, sadece Cihangir’in değil Kaan’ın da gönlünü fethetmiş, böylece oğullarla ebeveynler arasındaki sonsuz ateşkesin mimarı olmuş oldu.
Büyük Halka’ysa ateşkesi değil savaşı seçti: Çağatay,Vekilharç ve Altemur çözmek için farklı uçlarından yakaladıkları kader düğümünü kördüğüme çevirdiler sezon finalinde;hem yaptıklarıyla hem de yapmadıklarıyla. Çağatay’ın yaramaz çocuklar gibi ortalığı birbirine kattığı nice bölüm izledik biz.Tek motivasyonu güç olan katil evladın bu kez özgürlüğü için çabaladığını ve başarısız olduğunu görmekten garip bir zevk aldığımı saklamayacağım. İskender’i cinayet kayıtlarına ulaşabilmek için masaya sürüp, Cihangir’in ihanetini patrona açık etmek iyi bir fikir olabilirdi eğer Altemur ona güveniyor olsaydı tabii.Nitekim asıl kardeşinin Kaan olduğunu fısıldamasına rağmen ulaşamadı amacına Çağatay, zamanında yok etmeyi pek istediği küçük Halka’nın tasfiye emrine sebep olmasını başarı saymazsak tabii.Vesileyle öğrendik ki üstün de üstü varmış ,emir büyük yerden gelmiş.Her fırsatta tek amacının hayatta kalmak olduğunu dillendiren Vekilharç öte yandan yaptığı manevralarla başımı döndürdü bu kez.Cihangir’i uyararak Hümeyra’yı ölümden kurtarmasına güveniyor olsa gerek bir kez daha sırlar odasını teklif etti Kaan’a. Ekrandan duyulabilseydi sesimiz, çocuklar yardımını kabul etmeyin bak aileleriniz de istemiyor der şerhimizi koyardık. Kaan,Cihangir ve Çağatay Halka üyelerinin gizlerini saklayan odanın önünde burun buruna gelince “hah “dedim “şimdi ne yapacaksınız bakalım?” Vekilharç’ın ihanetiyle oğulları ailelerinden ayrı düşüren Altemur’un hepsi için ayrı ayrı planı vardı … Hesaplaşma kanlı oldu, kaderin aynaları Adem, Hümeyra,Doktor ,Çağatay ve Altemur için kırılırken, Kaan’la Cihangir’in payına düşen sırları yakan alevlerdi.
Polis-Terzi- Bahar üçgeni birçok kez çıktı karşımıza ,ancak hiç bu kadar olayların seyrini değiştirici bir hal almamıştı Terzi’nin yardımları. Onun babasının telefon numarasını polise vermesinden Cihangir’le İskender’in hayatını kurtarmasına kadar uzanan olaylar silsilesi odanın kapısını da açabilir diyor sesizce çekiliyorum bu alemden.
Herkes zihninde kendi hikayesini yazar. Ben de bunca zaman pek çok teori ürettim kendimce:Misal Eren Karabulut -Kemal Berkes arkadaşlığının Halka’ya karşı bir polis ittifakı olması daha olası gelmişti bana.Nedense Eren hikayenin masumuydu benim gözümde çünkü mağdurdu. Ama sonra onların birbirlerinden hazzetmediklerini hatta onunla evlendi diye babasının Hümeyra ‘yla hiç konuşmadığını öğrendik. Eren hırslıydı;Altemur bu hırsı görmüş İlhan’ın kardeşini ona öldürtmüş ,iç hesaplaşmanın fitilini ateşlemişti. Cengiz ‘se sıranın kendisine geleceğinden korkarak harekete geçmişti. Harekete geçip de ne yaptığı muamma. Bebek kaçırma,fidye isteme? Kim bilir? Hümeyra’yla Cengiz’in bir kan bağı olduğuna inandım mesela,o kadar giriftti ki ilişkileri… Altemur’un yakın arkadaşı ,Halka’nın ilk kurucularındandı Hümeyra’nın babası Uğur…Cengiz’in tavırları bana hep katili o mu sorusunu sordurdu örneğin…Kaan’ın ölüm emrini veren Cengiz’in motivasyonunu sorguluyorum hala…Yırtık sayfaları merak ediyorum…Eren’le Hümeyra’nın ellerinin sırlar odasının kilidine ulaşabilecek kadar uzun olması ilginç geliyor…Züleyha’yı arıyor gözlerim, Amir’in sevdiceği…
Halka’nın hayaletleri ikinci sezona gösterir belki yüzlerini..Yazan,yöneten, oynayan emek veren herkesin yüreklerine sağlık…
Sevgiyle kalın…Hoşça kalın…