Fi Dizisi 5. Bölüm
Yazar: Buse KÜÇÜKKAYA
Fi 5. Bölümüne gergin bir kavga ile başladı. Deniz “Bitti, geçti!” diyor, ama hâlâ Alara’nın fotoğraflarını saklıyordu. Demek ki geçmemiş değil mi? Sevgilisinin yahut herhangi birinin tavrı Deniz’in sanat prensibine uymuyor mu, Deniz o kişiden hemen vazgeçebilecek birisi. Can zaaflardan bahsetmişti, işte Denizin de zaafı bu. Bunu Duru da fark etti ve “ben senin hayatında kaçıncı sıradayım?” diye serzenişte bulundu haklı olarak.
Duru ile Deniz’in kavga anında, dizi başladığından beri ilk defa Serenay Sarıkaya’yı beğendim. Ağlarken Yaman diye ağlayan bir Mira değil de, ilk defa Duru’yu gördüm, ama sadece ilk 5 dakika.
Can, her zamanki gibi yine kurtarıcı oldu, lâkin bir ilâh değil. Nitekim her şeyi izleyen, gören ve gerektiğinde müdahale eden tavrının kontrolünü gitgide kaybetmeye başlıyor. Sonunda Sıla’ya da yakalanmış oldu. Şimdilik tehditle, şantajla Sıla’yı susturmuş olabilir, ama Özge Can’ın ne açığı varsa kovaladığı için Sıla’nın üzerine daha çok giderse bence müthiş bir birliktelik olabilir Can’a karşı.
Duru ile Deniz kavga ettiler, ayrıldılar. İkisi de perişan oldular. Sonraki gün ise birileriyle konuşup gaza gelip barıştılar. Sadece barışsalar iyiydi, bir de evlenme teklifi ile müteakiben bölüm bu tarafıyla tam bir “KLİŞE”YDİ. Ayrılan çiftin 1 gün sonra evlenme kararı alması kadar saçma ne olabilir gerçekten?
Duru kavga ettikleri sabah uyandığında kahvaltı, portakal suyu, alkaseltzer buluyor ve bunların üzerinde “Ye beni, iç beni” yazıyor. Tabii ki hepimizin aklına Grinin Elli Tonu geldi. Kız sarhoş olur, kusar, ilk kez beraber uyunur ama adamın sabah işe gitmesi lazımdır ve kahvaltılık şeyler hazırlayıp bu notu bırakır. Bu kısımda hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Fi’nin 5. Bölümü’ne bu detayla, nazarımda, o özgün giden seyirde bir çatlak oluşturdu.
Uyandığında Can Manay gibi sert bir insanın çocuklar gibi mutlu olduğunu gördük. Eti ile diyaloglarında Can’ın eskiden de böyle bir takıntısı olduğunu konuşmuşlardı.
Kaya ile olan konuşmasında da “benim keyfimi hiçbir şey kaçıramaz merak etme!” diyor. Böyle sert bir insanın biriyle tanıştıktan sonra bu kadar hızlı bir değişim geçirmesini garipsemiyorum çünkü Can ruhsal rahatsızlığı olan birisi. Böyle keskin geçişler onun açısından normal.
Bilge, Can’ın lafından alıntı yaparak “İnsanlar değişmez, sadece daha iyi yalan söylemeyi öğrenirler” dedi. Can değiştiğini düşünüyor. Ama insanların değişmeyeceğini kendisi de biliyor.
Özge’nin elinde artık kanıtı da var. Bunun üzerine gideceği zaten malum. Bir yandan da Sadık’ın Özge’yi bilgileri sitede yayınlamaması için sıkıştırdığını görüyoruz, çünkü Can bunu fark ederse Özge daha araştırma yapamadan Özge’yi bulur ve engeller. Sadık buna engel olmaya çalışıyor. Onun Can’ı alt etme arzusunu anlayabiliyorum. Özge her bulduğu bilgiyi sitesinde yayınlamak istiyor, Sadık ise öğrenebildiği her şeyi öğrenip Can’ın önüne koyarak onu alt edecek.
Önceki bölümde Cem Yılmaz ile dizinin ciddi ilerleyen seyrine renk geldi demiştim. Bu bölümde de Sadık ile Özge’nin kırıntı diyaloğu güldürdü. Osman Sonant’ın Sadık Murat Kolhan karakterine uymadığını söyleyenlerin sayısı artık azaldı, çünkü rolünü muazzam oynuyor. Örneğin asla aklıma Leyla ile Mecnun’daki Yavuz karakteri gelmiyor. Sanki orda başka biri oynamış da bu dizide daha önce hiç görmediğimiz biri oynuyormuş gibi…
Güldüren diyaloglarından bir diğeri de Deniz ile Burçin arasındaki Neyzen Tevfik alıntısıydı. Bence böyle ara tatlarla diziye renk geliyor, güzel oluyor.
Müzikler de git gide daha iyi oluyor. Reklam koksa da Dolunay Obruk’un “Alıştırıyorum” şarkısının olduğu sahne çok hoşuma gitti mesela.
Sadık, Can’ı öldürtme fikrine “Ben her zaman meseleleri çözerim, ama o zaman ben kazanmış olmam. Benim istediğim Can Manay’ı yok etmek değil, onu alt etmek” diyerek istediği, beklediği şeyi zaten açık açık söyledi.
Lakin, bu sahnede Sadık’ın arabada, Numan’ın da arabanın dışında durarak konuşmaları tam bir Hollywood klişesiydi.
Eti, Duru’ya “Deniz’den vazgeçersen martılardan, balıklardan da vazgeçmiş olacaksın” diyor. Bir nevi Deniz ile barışması için Can’ın aleyhine gaz veriyor. Can, Duru ile Deniz’in zaaflarını kullanıp aralarında çatlak oluştura oluştura kırılmayı çoktan başlattı. Eti’nin tesiri ne kadar sürer, Duru ile Deniz’in evlilik kararları ne zaman bozulur, bilinmez. Tek bildiğim Eti’nin bile artık Can’ın planlarına engel olamayacağı.
Klişelerle dolu da olsa yine de Fi’nin kalitesine, farklılığına bir eksisi var mı? Tabii ki yok. Bir yeri eksiyse başka bir yerden toparlıyorlar ve nihayetinde nötrlüyorlar. Her zamanki gibi güzel bir bölümdü, emeği geçen herkese teşekkürler…