YAZAR: Şeyma BULUT

Tolstoy der ki “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” Selin ve Demir’in masalı da Demir’in o şehre gelmesiyle başladı. Demir geçmişindeki karabasanlardan kaçmaya çalışırken mutlu olduğu en son yer olan evine gelmişti. O ev ona mutluluğu getirebilir miydi? Geçmişindeki o karabasanları gördükçe bunun oldukça zor olduğunu söyleyebilirim. Demir bu canavarlardan kaçmaya çalışırken onu o kapandan kurtaran Wendy’siyle tanıştı. Bu kırık, dökük ve hayatı boyunca tam olarak mutlu olamayan, kaybolmuş adama yeniden yaşamanın yolunu gösterdi Selin. Bunu o kadar kendince ve hissettirmeden yaptı ki bu deli dolu kadın artık Demir’in tüm hayatı oluverdi. Evi, ailesi, aşkı ve hatta tüm dünyası. Üstüne deli gibi titrediği, hep gözünün önünde tutmaya çalışırken de kaybetme korkusuyla her gün daha da sıkı sarıldığı biri…

Geçtiğimiz hafta Eylül’ün gelişiyle Her Yerde Sen’e veda etmiştik. Bu haftaysa iki eski sevgilinin ilk hesaplaşmasıyla başladık. Açıkçası ilk anlarda Demir’in bir karmaşa yaşadığını da düşünmedim değil fakat sonra biraz daha izledim onu. Yaşadığı bir karmaşa değil, korkunun ta kendisiydi. Demir ilk kez mutluydu. Hayatında onu çok seven bir kadın vardı . Eylül’se onun yıllar sonra yakaladığı bu duygu için en büyük tehlike şu anda. Daha doğrusu bu Demir’e göre öyle. Selin’e iyi taklidi yapmaya çalışırken sürekli onu sarmalaması mutluluğunu hatırlamaya çalışması gibiydi. Bence onun anlayamadığı, gerçekten seven biri asla gitmez. Ne kadar sevgisiyle boğsa da sürekli üstüne düşse de “Nefes alamıyorum!”demek yerine orada nefes almanın yolunu bulur, Selin gibi.  Selin üstüne basa basa “Senden gitmiyorum” dedikçe o geçmişteki tecrübeler Demir’e uyanıkken kabus yaşattı ve bence Demir saklamaya devam ettiği sürece o kâbus gerçeğe dönmek üzere.

Demir, bu kadar kısa sürede Selin’e nasıl aşık oldu sorusu benim kafamda haftalardır dönüyor. Bu hafta biraz da olsa anladığımı düşünüyorum. O hep geçmişiyle günü arasında gidip geldiği için bağlandı bu kadar Selin’e. Bir yanda kariyeri için onu terk eden bir kadın varken öte yanda düşünmeden onun için kariyerini yakan bir kadın vardı karşısında. Ufacık meselelerden kendisinden vazgeçen karşısında, kaybetme ihtimaliyle kendini kaybeden bu kız, ona elini uzattığı ilk an çiçekler açıp gökkuşağının renkleriyle doldurdu hayatını. Demir, korkuyla Selin’in kokusuna sarıldı her fırsatta, en sıkıntılı anında bile onu düşünmeden edemedi. Vedat’a da anlatırken “ Öğrenince de…” dedi ve gerisini tamamlayamadı maalesef. Demir’e bakınca kafası darmaduman birini değil, korkudan kavrulan bir adam gördüm ben. Eylül’e istediği hiçbir kapıyı açmadı zaten. Benim için yoksun dedi, bitirdim dedi, onun kokusunu aldığı anda neredeyse derisini yüzecekti. Ona tahammülü yok ancak bunun sebebi geçmişteki aşk değil. Eylül, Demir’e eski yalnızlığını hatırlatıyor. Mutlu olamadığı günleri, sevilmeyişini. O günleri hatırladıkça Selin’e sarılması da bu yüzden. Onun varlığıyla günümüze dönmeye çalıştı. Başarılı oldu mu? Zaman zaman evet ama maalesef tam anlamıyla başaramadı.

Halbuki Selin nasıl da açıkça anlatıyordu durumu ona. Korkularından dolayı onu da duyamıyor. Demir her “geçmiş” dediğinde onu susturdu, “Benimle bugünde kal” dedi. Selin, sevdiğinin acılarını görüyor. Onun hassas ruhunun da farkında ve o ruhu tedavi etmek istiyor. Sanki Demir’in geçmişteki acılarında kaybolmasını engellemeye çalışır gibiydi bu hafta. Demir her buruklaştığında ona kocaman sarılması, nahif bir şekilde öpmesi ve asla yanından ayrılmak istememesi hep bundandı. O sarıp sarmalarken Demir de zamanında yaşadıklarından dolayı –Eylül bu yüzden gitti ne de olsa – ben önceliğin değilim, bana hayatında bir yer aç demekle yetindi. Anlamadığı şey, Selin’e bunu yaptıran kendisi değil, karşısındaki kadın bunu isteyerek yapıyor. Demir bu duruma o kadar alışkın değil ki, kendisi için yapılanlar için bile özür dileyecek hâle geldi. Ah be Demir, bir gör artık. Bakma ama gör. Selin, sen onu bırakmadığın sürece ki bıraktığında da yapmadı, gidecek bir kadın değil. Dürüst olman şartıyla tabi. Bu gerçek nasıl ve ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın Selin bir şekilde seni anlayacaktır diye düşünüyorum. Biraz hırpalanabilirsiniz ama ben yine de gün sonunda o veranda da oturup konuşacağınızı biliyorum. Etrafınızda dönen bunca oyuna rağmen hem de.

Demir korkularından dolayı hâlâ kendisine yapılmak istenenin farkına varamıyor, Burak’ın istediği de bu: Onun korkularının ardına saklanıp Selin’den uzaklaşması. Yavaş yavaş da olsa başarıyor bunu. Burak’ın şu andaki tek amacı zaten bu karışıklıktan yararlanıp Selin’le arasını bozmak. Hatta Selin’e resimleri aldığını itiraf ederken de aklında bu vardı bana kalırsa. Selin’in evinden aldığı fotoğrafları direkt Demir’e verdi. Bir zamanlar kendisine de değer verdiğini göstermek istiyordu kanımca. Zaten ofiste Demir’le olan yüzleşmede Selin’e değer veren tek kişinin kendisi olmadığını söylerken onun kapısının önünde beklediğinin de sinyallerini veriyordu.

Bu bölümle anladık ki Demir aslında Burak’ın yaptığı her şeyin farkında. Onunla ne kendisi çalışmak istiyor ne de Selin’in  çalışmasına sıcak bakıyor ama şimdilik her şeyi kontrol altında tutabildiği için de rahat. Ne olursa olsun artık savaş başladı, diyebiliriz. “En iyi düşman, tanıdığın düşman” diyerek Demir de bunu bir anlamda itiraf etti.. Ben Burak’ın yerinde olsam biraz korkardım. Eh be adam, Demir yediğin her haltın farkında, yönetim kuruluna hesap verirsin de dedi, bu neyin özgüveni? Her türlü dalavereyi yapıyorsun, bu neyin rahatlığı yiğidim? Adam “Selin’e zarar verirsen bedel ödetirim”e kadar getirdi meseleyi ama azıcık salak olduğu için anlamadı orası ayrı.

Burak’ın çevirdiği kirli oyunların karşısında dik duruyor Demir. Kendinden asla taviz vermeden, elini kirletmeden ilerliyor. Belki şimdilik kaybediyor gibi duruyor ancak net, dürüst insanlar her zaman kazanır. Burak attığı her adımda kayba gittiğini fark edemiyor. Kendi egosuna o kadar düşkün ki her adımında asıl amacı olan Selin’i de kaybediyor. Olası bir ayrılıkta kızı alacağını sanırken Selin kendi üzerinden Demir’e oynanan oyunu fark etmiş gibi “ Benim üzerimden Demir’e hamle yapma.” deyiverdi. Burak sonu belli olmayan bir yola girdi ancak ben de Eylül’le aynı fikirdeyim. Siz ne yaparsanız yapın, bu adam “evim” diye hissettiği kadını buldu ve tüm bu olanlar onu sadece daha da güçlendirecek.

Hâlihazırda Burak’ın farkına varamadığı şey, Selin’in Demir’e sağladığı güç. Onun acılarını görse de bir sihirli elin bilmeden de olsa bu yaraları tamir ettiğinin farkında değil. Onların bakışıyla bu adam hâlâ uzak, soğuk ve dar alanında yaşıyor. Bu yüzden de her taraftan saldırıyorlar. Eylül de böyle düşünüyor. Kendisi yüzünden acı çektiğini sanıyor. Kendini o kadar önemsiyor ki  Demir’in tiksinen bakışlarını bile göremedi oysa Demir değişiyor. Tek tek tüm kurallarını yıkıyor. Hayatında sadece Vedat varken Selin’le büyük bir kalabalığın yerleşmesi ve bundan da oldukça mutlu olması ondaki değişimin işaretleri. Burak ve Eylül ikilisi şimdilik bunun farkında değiller ancak Demir’in takımı çok daha güçlü. Vedat’ın da dediği gibi onu üzmelerine izin vermeyecekler.

Final sahnesi, tam anlamıyla şoktu benim adıma. Bütün gece keyifli vakit geçiren İbo, Ayda, Selin ve Demir tatlı yemek için Burak’la Eylül’ün seçtiği mekâna gidince ortalık biraz karışacak hissine kapıldım çünkü Ayda gerçekleri itiraf etmek için Demir’i götürdüğünde Eylül, Demir’in aradığı aşkın kim olduğunu yanlış anlamış olabilir. Şimdi bir süre düşündüm bu sahnenin mantığını ve tüm bölüm boyunca Selin’in yaptıklarını. O sahnede Eylül’e en fazla benzeyen karakterdi Ayda . Klasik, şık ve sokakta her gün görebileceğiniz türden. Selin’se çok farklı. Tamamen kendi dünyasında, tarzıyla, o hiç çıkarmadığı takılarıyla tamamen nev-i şahsına münhasır biri. Eylül, Demir’in kendisi gibilere olan bakışından o kadar emin ki üç defa yan yana görse de oradaki aşkı hissedemedi. Son sahneyle de anlıyoruz ki hâlâ da hissedebilmiş değil, aşk yasağına rağmen. Bu yanlış anlama bizi nereye çıkarır bilmiyorum ama Eylül’ün tüm bölüm boyunca çizdiği masum, minnoş tavırlarını pek yemedim şimdiden bildiriyorum. Ayrıca Demir; Eylül ve Burak’ı gördü. Yine bildiriyorum, aralarındaki iş birliğini çözdüğünde Artemim’de tüm taşlar yerinden oynayabilir. Demir Erendil ben senciyim, at üstündeki şu ölü toprağını da sahalara geri dön.

Aslında Demir ve Eylül’ün geçmişine niye bu kadar yer verildiğini baştan anlamasam da şimdi çok net görüyorum. Yaşadıkları, aslında Demir’in ruhundaki boşlukları temsil ediyor. Tercih edilmemesi, yalnızlığı ve hatta ayrılık konuşmasını bile yüz yüze yapacak kadar değer verilmemesi. Hepsi ondaki yaralar. Selin’le ilişkisi, o yaraların nasıl kapandığını, bu aşkın onu nasıl farklı ve mutlu bir adama dönüştürdüğünü görmemizi sağladı. Demir, şu anda şokun getirdiği bir korku yaşıyor, evet fakat “evim” dediği kadın hâlâ orada. Kahkahalarına engel olamıyor onunlayken. Yaralı ruhunun en iyi ilacı, aşkı, ailesi Selin. Korkusu, üzüntüsü hepsi bu mutluluğu kaybetme korkusundan dolayı. Demir kendine gelecek ve bu Eylül fırtınası da dindiğinde Selin ve Demir aşklarının gücü, masumiyeti ve sağlamlığıyla bunun da üstesinden gelecektir. Peter ve Wendy’nin o mücadeleci dünyasına yakıştığı şekilde hem de.

Her Yerde Sen biraz durağan ama seyri keyifli bir bölüm hazırlamış bizlere. Yazan, çeken, oynayan ve kamera arkasında büyük emekler veren dizi ekibin yüreğine sağlık.

Yazıma Rıfat Ilgaz’ın bu güzel dizleriyle son veriyorum, haftaya görüşmek üzere, aşkla kalın.

Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen

Ne gelirse onlardan gelir bana
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay

Bir açarsın ki mutluyum
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş.

Related Article

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

6 Comments

  1. Saly 29 Eylül 2019

    Ellerinize sağlık Şeyma Hanım, bölüm bittikten sonra sizin yazınızı okumak için sabırsızlandım. Bakış açınızı seviyorum. Bölümden pek memnun olmadım, yeni girmiş bir karaktere bu kadar maruz kalmak tercih edeceğim bir durum değil. Ki giren karakterde Demir'in eski nişanlısı. Keşke dozu ayarlasalarmış. Bu bölüm Demir'e hiç tam anlamıyla güvenemedim. Eylül'ün gelişinin kafasını karıştıracağını düşünmedim Selin'i sevdiğine inanıyorum ama bu sürekli dağılmış hali galiba bana güvensizlik verdi. Selin umarım en kısa zamanda Eylül gerçeğini öğrenir ne kadar diğer kızlar gibi içine düşürmeselerde bu hali bana çok savunmasız hissetttiriyor.

    1. ❄️ŞEYMA ❄️ 29 Eylül 2019

      Demir karmaşık ve hatta tam bir labirent bir adam. Tepkileri bu yüzden yanlış anlamaya da müsait zira tam bir kapalı kutu. Ama çok da güzel seven bir adam, kızmayın ona 🙈🥰 Ayrıntılı ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim, okuyan gözlerinize sağlık 🙏 🥰

      1. Zeliha 29 Eylül 2019

        Yazınızı sonuna kadar okudum.Ne güzel bir yorum.Genelde kitap okuyup daha sonra o kitabin film olduğunu gormusuzdur.Çok ender filmler kitaba yakın uyarlanır.Ama yazınız okadar guzel ki bir aşk romanın içinde hissettim kendimi.Tesekkur ediyorum.Sevgiyle kalın.

        1. ❄️ŞEYMA ❄️ 30 Eylül 2019

          Ne kadar güzel sözler bunlar böyle. Beni fazlasıyla duygulandırdınız, çok teşekkür ediyorum bu içten yorumunuz için. Asıl ben teşekkür ediyorum, okuyan gözlerinize sağlık

  2. Anonim 30 Eylül 2019

    Severek ızlıyorum demırle selın mutlaka evlenmelı mutlu olsu lar Artık bızde mutlu olalım hayatıma renk kattılar

    1. ❄️ŞEYMA ❄️ 30 Eylül 2019

      Teşekkür ederim ilginiz için :))