Site icon Dizifilm BiZ

Ve Kül Kedisi Kavuştu Prensine

Yazan: Ayşe Kutluhan

Cenk’in annesine Azra’ya âşık olduğunu canhıraş dile getirmesiyle kapamıştık, geçen haftaki bölümü. ‘’Evdeki hesap çarşıya uymaz.’’ derler ya,  işte Sumru’nun durumu da tam böyle olmuştu. Cenk ve Azra’nın birbirlerine besledikleri hislerden büyük bir sinsilikle Serap’a bahsetmesi, beklediğinin aksine ikisi arasındaki ilişkinin daha ileri boyuta ulaşmasını sağladı. Azra’nın, annesine söylediklerini duyduğuna emin olan Cenk, ikilemde kalsa da Hasan’ın verdiği cesaretle açtı kalbinin kapılarını tamamen Azra’ya. Vallahi çocuklarım, sizin adınıza ben bolca teşekkür ediyorum, Sevgili Sumru Hanımcığıma; bana bunlarla gel anneciğim! Sayende çiftim aşk yaşıyor. Başındaki yeni belanla sana bol şans diliyor ve bol bol da şeytan emojisi yolluyorum buradan Sumrucuğum. Rastgele!

Azra ve Cenk’in prangalarını koparıp sorgusuzca birbirlerinde kayboldukları hoş bir bölüm seyrettik, dün akşam. Tadı damakta kaldı desem, asla yalan olmaz. Uzun, çekişmeli ve çatışma dolu bölümlerden sonra resmen ilaç gibi geldi bu durum bana. Azra’nın eve taşınması, Cenk’in artık duygularını kaçıracak yer bulamaması buna en büyük etkendi sanırım. Cenk’in öfkesini kontrol etmekte zorlandığını hepimiz biliyoruz.  Bu bölüm, Cenk’in annesine söylediklerini Azra’nın da duyduğunu anlayınca boks yaparak sakinleşmeye ve kontrolünü yeniden kazanmaya çalışmasına şahit olduk. Onu  uysal bir insana çeviren Azra’yken yine hırçınlığın en üst leveline çıkaran da Azra olmuştu hep, son zamanlarda. Ama bu kez belki de tüm öfkesi kendineydi. Çok fazla âşıkken gözlerini kör etmesi, geri dönüşü olmayan eylemler sergilemesine sebep oldu, defalarca.  Bunu telafisi olur muydu artık, bu saatten sonra bilmiyordu.  Cenk aklındaki soru işaretlerine Hasan’ın ‘’Ben olsam, böyle esaslı bir âşık olsam, birini çok sevsem, geçerdim karşısına, bakardım gözlerinin içine, gerisi iki kelime zaten… Ya tepe taklak düşersin oradan ya da ömrünce kalırsın orada. Cenk Bey! Onun size nasıl baktığını gördüm ben.’’ sözleriyle cevap bulurken Azra’nın ‘’Gitme.’’ deyişiyle içindeki yangını da söndürmüş oldu.  İtiraf etmeliyim ki bu konuşmanın hep Feride Çelen’den geleceğini düşünmüştüm ve Hasan’a içini döken Çenk beni oldukça şaşırttı.

Kavuşmalarla dolu olan bu bölümün neredeyse her sahnesine kalbimi bıraksam yeridir. En nihayetinde Külkedisi, Prens’ine kavuştu; Prens, Külkedisi’ni askıda kalmış hayallerine kavuşturdu. Babanın olmadığı yerde kalbindeki sevdasına sığınırmış insan ve kaç yaşında olursan ol, hep onda çocuk kalmak istermiş. Bir ona şımarır, bir ondan beklermiş koşulsuz her huyuyla sevilmesini. Azra, babasını kaybettikten sonra ilk kez Cenk’in elini tuttuğunda kendini bu denli güvende hissetti ve yine belki de babasının yarım bıraktığı bir şeyi Cenk öğretti Azra’ya: Bisiklet sürmeyi.

Küçükken gömdüğü hayallerini gün yüzüne yine Cenk’le çıkarmaya cesaret etti, Azra. Lise yıllarında hayalini kurduğu dansı, ilk kez yine sevdiğiyle yaptı. Bütün bunların yanı sıra en önemlisini, kaybettiği güneşini de Cenk kavuşturdu Azra’ya: Kardeşini. Artık Azra’nın bir kahramanı vardı, her düştüğünde kaldıran ya da düşmesine bir şekilde engel olabilen. Her şeye rağmen artık elini tutup sırtını yaslayabileceği bir kahramanı vardı Azra’nın. ‘’Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum, göğe bakalım. Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum.’’ diyor Turgut Uyar. Azra da Cenk ona elini verdikçe güçleniyor. Cenk’in elini tuttukça yalnızlığından sıyrılıyordu.

Azra ile Cenk’in barıştıktan sonra geçirdikleri bütün zaman, benim için oldukça hoş ve kıymetliydi. Bölüme fazlasıyla renk kattılar. Limon sahnesi en başarıl bulduğum sahne diyebilirim. Oldukça gerçek bir sahneydi.

Cenk’in Mert’in resmini görmesiyle yaşadığı mutluluk ve Azra’yı ona kavuşturma çabası bir başka özeldi.  Öte yandan Arda ve Mert sahneleri her zamanki gibi içime işledi. Arda’nın Mert’e “dostum” diye hitap etmesi ve Mert’in onun temasına izin vermesi benim için paha biçilmezdi. Ben, Arda’nın hiç büyümeyen kalbini çok seviyorum sanırım.

Genel Notlarım:

Zevkle izlediğim bir bölüm daha geçti, gitti. Yükselen reytingler, hepimize büyük bir moral olsa gerek. Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık. Sevgiyle kalın.

Exit mobile version