Site icon Dizifilm BiZ

Ufak Tefek Cinayetler 10. bölüm

                                                                                    Yazar: Sinem ÖZCAN 

Bu hafta Ufak Tefek Cinayetler’de “İnsanlar en çok kralın devrilişini izlemeyi sever.” tema’sı vurgulandı. Sarmaşık bir krallık, Merve Sarmaşık’ın kralı ve Sarmaşık ahalisi de onun tebaası… On bölümdür hepimizin hemfikir olduğumuz gerçek bu. Krallar ya bir başka güce boyun eğip devrilir ya da bir halk ayaklanmasıyla. Merve, gücü tartışılmaz bir diktatör, onu al aşağı etmek de her baba yiğidin harcı değil.

Edip, geçmişte yaşananları Taylan ve Serhan’ın bulunduğu bir ortamda dile getirmeye kalkışarak cesur bir hamlede bulundu. Oya, onun önünü kesmese yapacaktı da. Eğer o masada, her şeyi ortaya dökebilse belki de Merve’nin gerçekten devrilişine şahit olabilirdik.

Oya’nın Edip’i niye durdurduğu benim için muamma… Her ne kadar Serhan’ı korumak, onun bu kötülüğün dışında kalmasını sağlamak gibi bir nedene bağlandıysa da konu beni çok da tatmin etmedi. Yanlış anlaşılmasın, ben “Edip gerçekleri ortaya döksün.” demiyorum. Öykü matematiği açısından da bu, çatışmanın çok anlamsızca bitmesi demek olur. O geçmiş, çok uzun zaman belki de öykünün sonuna kadar Merve ve Pelin’in tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanmalı.

Benim itiraz ettiğim Oya’nın engelleme kararının altındaki nedenin, Serhan’la yaptığı konuşmaya kadar bize hiç geçmemesi. O konuşmada, dile getirildiğinde de Oya tarafından bu izleyiciye önceden sezdirilmediği için ikna olamadım. “Acaba bu Serhan’ın hüsnü kuruntusu mu? Belki de Oya bu nedenle durdurmadı konuşmayı?” tereddüdü yaşadım. Baştan beri Oya’nın çok belirsiz yazıldığını düşünüyorum. Aklındakiler, hisleri ve niyeti bana geçmiyor. Oya’nın ayakları üstünde durmayı başarmış güçlü yanını biliyoruz ama bunun dışında tepkisiz, soğuk ve çok kapalı bir Oya var. Yaratılan karakterin özellikleri bunlar olsa dahi izleyiciye onu tanıma fırsatı verilmeli diye düşünüyorum. Oya biraz daha derinleşmeli, fikrimce.

Edip, haftalar boyu sürdürdüğü edilgen tavrı bir yana itip Sarmaşık’taki düzeni bozabilecek bir hamleye girişti. Pelin’i bırakıyorum bir yana da Merve’yi bile kaygılandırmayı hatta panikletmeyi de başardı. Ancak Merve’yle ilgili atladığı çok önemli bir detay var. O, insanların açıklarını, zaaflarını çok çabuk yakalayabilen ve hemen duruma uygun stratejiyi geliştirebilen bir lider. Oya ve Edip’in sevgililik oyununu Serhan’ın bu “İşte bir iş var” demesiyle çözüverdi ve onun için Serhan’ın bulamadığı eksik parçayı bulmak da çocuk oyuncağıydı. Edip’in zaafının Oya olduğunu anladığı anda da eline büyük bir koz geçmişti.

Edip için daha önce “teoride iyi ama pratikte zayıf” demiştim bu durum bence bir kez daha kanıtlandı. Geçmişi ortaya dökmek cesur bir hamle, kabul! Ne var ki Merve’nin karşısına geçip “Benim kaybedecek bir şeyim yok” yani “Senden korkmuyorum” meydan okumasında bulunuyorsan bu, gerçek olmalı. Merve bu blöfü görür, çünkü. Nitekim gördü de… Edip’in “Kaybedecek bir şeyim yok!” duruşu ne yazık ki gerçek değil. Oya’ya âşık, bunun platonik ve karşılıksız olduğunu bilse de Oya’yı hayatında istiyor. Ondan uzak kalmaya tahammülü yok. Bu durumda da “Oya’yı kaybetme korkusu” var, demektir. Merve’nin bunu yakalamasıyla da bütün planı çöp oldu.

Merve, tek hatayı Serhan’la ilgili yapıyor. Her ne kadar Serhan’ın hayatında biri olduğu kuşkusunu yaşasa da onun sorununun işle ilgili olduğu fikrine kapılıp çok üzerine gitmedi. Açıkçası ben Merve’nin Serhan’ı tanımadığını düşünüyorum. Serhan da Oya gibi kapalı bir karakter ve Merve onun sadece tek boyutunu görüyor. İş adamı Serhan’a aşina olmadığı gibi, âşık Serhan’ı da muhtemelen hiç görmedi. Kendini tebaasını yönetmeye o kadar adamış durumda ki Serhan’ın o tebaadan olmadığının farkında değil oysa Merve’nin güç kaynağı Serhan Aksak’ın karısı olmak. Kendini çok güvende hissettiğinden mi, kendi gücüne çok inandığından mı, Serhan’ı fazla hafife aldığından mı bilemem ama güç kaynağı kesilirse neler olabileceğine dair bir B planı yapmış değil, üstelik bunun sonsuza kadar süreceğine dair de safça bir inancı var.

Öte yandan Serhan gerek Oya’ya karşı duygularıyla gerek iş hayatındaki sorunlarıyla giderek köşeye sıkışmaya başladı. Bütün bunların yanında bir de Merve’yle uğraşmak ona güç geldiğinden Merve’nin taleplerini sızlanarak da olsa kabullenmek kolayına geldi. Aslında Serhan da Oya gibi çok iyi tanıyamadığım bir karakter, benim.

Onun Merve’yle ilişkisinin dinamiğini baştan beri çözemedim. Bir aşk evliliği yapmadıkları aşikâr… Büyük olasılıkla iş hayatını yoluna koyduktan sonra sosyal hayattaki rolü için Merve gibi bir eşin gerekliliğine inanıp onunla evlendi, Serhan. Oya hayatlarına girene kadar da bir şekilde dengeleri önceden belirlenmiş, rahat bir evlilik yaşadılar. Merve, statüsünü ve gücünü onun adından alırken Serhan da Merve’nin ona sağladığı toplumsal konforu ve onun için kolaylaştırdığı hayatı sevdi. Mila’yla sevgi ihtiyacını karşılayan Serhan, Merve’nin ben merkezli yaşamına ve sevgisizliğine aldırış etmedi; Merve de aşka, sevgiye inanmadığından Serhan’dan bunu talep etmedi. Aile değil ev arkadaşı oldukları ama sosyal yönü kusursuz bir evlilik düzeni oturtmayı başardılar.

Serhan’ın hayatındaki dalgalanmalar, Merve’nin dikkatini çekecek boyuta varsa da evliliklerinin dış dünyada yansıması hâlâ “mükemmel”, Serhan Oya’ya duygularını kabullense de bu görünüşte “mükemmel” evliliği bırakıp Oya’ya gider mi, sanmıyorum. Üstelik tek sebebin Mila olduğunu da sanmıyorum. Serhan tarzındaki adamlar, garanticidir ve risklere atılmaktan çok da hoşlanmazlar.

Serhan’ın işiyle ilgili kriz, bu hafta tepe noktasına ulaştı ve Serhan’ın tutuklanmasıyla sonuçlandı. Bu tutuklanma Serhan kadar, hatta belki de ondan fazla Merve’yi etkileyecek. Bölüm boyunca iki kez işittiğimiz “İnsanlar, kralın devrilişini izlemeyi sever.” cümlesi, finaldeki son kareye gönderme yapmaktaydı ancak ben bunun “Merve’nin devrilişi” olduğundan emin değilim.

Oya’nın yönetimdeki başarısı ona takdir kazandırdı, Pelin dâhil çevresinde olmak isteyenler de olacaktır; Oya “Ben tebaa istemiyorum!” diyor ancak kendiliğinden toplanıp önüne gelmiş ve ona biat eden insanları da geri çevireceğini çok düşünmüyorum. Sorun şu ki Oya’dan kral olur mu? Bana sorarsanız olmaz! Merve’nin doğal liderliği, etkileyiciliği ve organizasyon becerisinin Oya’da olduğunu düşünmüyorum. Oya’dan olsa olsa özerk bir cumhuriyet olur ki Sarmaşık ahalisinin ihtiyacı da bu değil. Üstelik Merve, er meydanını hemen terk edeceklerden de değil.

Önce Edip, ardından Serhan’ın tutuklanışı Merve’nin beklemediği hamlelerdi ne var ki onun en büyük başarısı kendini çok çabuk toparlayıp karşı hamle geliştirme yeteneği. Serhan’ın tutuklanışını da lehine çevirecek bir yol bulup hükümdarlığını geri almayı dener diye düşünüyorum.

Arzu, yeni bir hayatın içinde ayakta durmaya ve kendine yeni yollar açmaya çalışıyor. Serhan’ın başına gelenler olmasa iş hayatında kısa sürede hızla yol alacağı da kesindi. Tutuklanma olayının etkileyeceği isimlerden bir de kuşkusuz Arzu.

Çocuklarıyla kurduğu dünya, geçen bölümdeki krizi atlatmış ve sular durulmuş görünüyor. Burcu’nun kendini kabul ettirme çabası, bu hafta çocuklarla kaynaşma hedefine dönüştü. Mehmet’in klasik orta yaş sendromundaki erkek profili, etrafında olup bitenleri de çocuklarını da Burcu’yu da doğru dürüst anlayabilmesine engel.

Şurası bir gerçek ki bir erkeği sadece fiziksel özellikleri, dişiliği ve gençliği ile elde tutmaya çalışan kadınlar bulundukları yeri daha genç, daha dişi ve daha güzel bir başka kadına her an kaptırma tehlikesi altındadırlar. Burcu’nun başına bu gelir mi bilinmez ama Mehmet’in eninde sonunda yeniden Arzu’ya yaklaşacağı kesin. Benim bütün derdim Arzu’nun bir daha bu tuzağa düşmemesi. Ben onu kendiyle ve çocuklarıyla barışık, ayakları üstünde kuran, kendine yeten bir kadın olarak görmeyi hayal ediyorum.

Gelecek bölüm, Merve’nin ilk şoku atlattıktan sonra nasıl doğrulup savaşa yeniden gireceğini göreceğiz, sanırım. Ekonomik durumlarının kötüye gitmesi, Serhan’ın göz altında oluşu Merve’yi pes mi ettirir yoksa yeni bir güç mü verir hep birlikte izleyeceğiz.

Exit mobile version