Geçtiğimiz haftayı yanıt bekleyen iki soruyla bırakmıştık: Asu’nun Cemal’e; Öykü’nün Demir’e vereceği yanıt,  doğru/yalan olmasından öte karakterlerin zaafiyetlerine, korkularına dair bir yanıt olacaktı.Öyle de oldu: Öykü, çocukça bir mizansenle “küçük kundakçı” yalanını uyduruverdi. Elbette Demir bunu yutmadı ve fakat  Öykü’nün gözyaşları Demir’i -birçok defa olduğu gibi yine- yatıştırdı… Aklında başka bir cevaba dair bir ipucu, bir […]