Yazar: Ayşe KUTLUHAN
Herkese merhabalar…
Bölüm yorumlarının için kaybolurken “Neden gelen fragmanlarımızı da azıcık olsun eleştirip kendi çapımda yorumlamıyorum.” diye düşündüm. Sonra dedim ki hadi bakalım Ayşe önce biraz düşün, sonra birazcık kaşın sonra gömül fragmanlara ve ne gördüysen ince ince eleyerek kelimelere dökmeye çalış. Becerdiğin kadarıyla…
Her hafta fragman diye alenen dilenirken bu hafta Mehmet Bey bize bir jest yaptı ve iki fragmanın yanında bir de internet özel fragmaı verdi. Fandom ağzıyla, ellerin dert görmesin fragmancı abiii, çok mutlu ettin bizi ama bir nebzede ağlattın. Hele ki son fragman, yüreğimin üzerine öküz oturdu misali… Neyseee, sikâyetçi değilim valla bak, sen bakma bana devam et böyle tam gaz. Ben ağlamaya razıyım…
Konuya girmeliyim değil mi? Giremiyorum… Çünkü fragmanlar Ferhat’ın çaresizliğini seriyor gözlerimin önüne manşet manşet ve kalbim acıyor. 20. Bölümde kendimi nasıl Aslı hissettiysem, 21. Bölümdede Ferhat gibi yaşadım her şeyi. Ve sanırım bu bölümde Ferhat olacağım, Ferhat’ı hissedeceğim en derinde bir yerlerde. O sıkışacak, ben çıkış kapısı arayacağım adım adım. O yiyecek babasının sillesini, benim yanağım acıyacak adeta… Biliyorum…
Geçtiğimiz bölümü köprünün üzerinde bıraktık bildiğiniz üzere… Aslı ile Ferhat’ın arasında siyah beyaz geçen o konuşmayı kimi yüzleşme olarak yorumladı, kimi iç ses, kimi de benim gibi Aslı’nın kendi içinde yaşadığı iç hesaplaşma. İlk fragmana baktığımızda, Ferhat ile Yiğit arasında geçen konuşmayı göz önünde bulundurduğumuzda ortak karar ile boşanma kararı alındığını anlıyorum ben. Yüksek olasılık Ferhat ile Aslı otelde yollarını ayırmış anca yolda Aslı henüz nasıl olduğunu anlamadığım bir trafik kazası geçirmiş. Hadi gözün aydın fandom 1. bölümden beri dehşet bir şekilde istediğiniz ‘’Aslı’nın başına bir şeyler gelsin,’’ duanız kabul oldu hadi başka duaya salın artık kendinizi. Ferhat’ın arabadan inip koşarak Aslı diye bağırması kulaklarımın içinde dönüp duruyor. Nasıl korktuğunu tahmin etmiyorum, resmen hissediyorum şuan.
Ferhat, Aslı’yı apar topar hastahaneye yetiştiriyor. Ferhat’ın hastahane koridorunda attığı voltaları sayar gibiyim. Eğer Aslı’ya bir şey olacak korkusunun içinde sakladığı öflkeyi, orada her hangi bir görevliye saldırarak çıkarmıyorsa Ferhat Aslan, bayağı yol kat etmiş demektir. “Ah be Aslı, keşke…” diyorum ve susuyorum… Aslı kazayı sadece boynunu inciterek atlatıyor anlaşılan. Uyandığında Ferhat’ı da Aslı’yı da bize göre güzel, anladığımız kadarı ile onlara göre karmaşık bir sürpriz bekliyor. Dip not bu süprize henüz ben bile hazır değilim…. Yüksek olasılık Aslı ve Ferhat aynı anda bir bebekleri olacağını öğreniyor. Bu durum Ferhat’ı çok büyük bir karmaşanın içine çekiyor, eminim ve onu çok iyi anlayabiliyorum. Henüz aşkını bile doğru düzgün göğüsleyememişken bir bebeğe babalık yapmak, hele de onu içinde bulunduğu karanlığın içine bulaştırıp kendi pisini, pasını onada bulaştırmak istememesi bana göre olağan bir şey. Ferhat değişsin diyenlere cevabım; o öyle bir anda olmuyor, çok zaman istiyor maalesef. Yolunu kaybetmiş bir insan pusula ister. Ferhat’ın pusulası kırıldı ve yolda kaldı, üzgünüm… Öte yandan bebek söz konusu olduğunda ben Aslı olsam bu bebek benim için mucize gibi bir şey olur. Çünkü bu hayatta canımdan bir parçayı toprağa verdikten sonra tam kimsem kalmadı dediğim anda Allah bana tutunacak bir can hediye ediyor. Evet bana göre o bebek bir hediye ve Aslı o bebeğin akıbetini şayet Ferhat’a yükleyip kenarda beklerse benim gözümde en az Namık Emirhan kadar kötü ve bencildir.
Ferhat, Aslı’yı da çamuruna bulaştırdığını gördüğü için gitmesine izin verdi. Hem de canı yana yana ve en önemlisi kendi hayatından, en büyük aydınlığından vazgeçeceğini bile bile. Kendini bilen bir Ferhat, o temiz masum bebeğin kendi bataklığına da doğmasını istemeyecektir elbet. Bataklığndan kurtulana kadar…
Son fragmanda olası bir konuşma geçmiş Aslı ve Ferhat belli. Geçen konuşma bebek üzerinde ki Aslı, Ferhat’a ‘’Yapma de, aldırma bebeğimizi de!’’ diyor. Tahminim, Aslı’nın Ferhat’ın arkasından söylediği iç ses bu. Arada geçen konuşma yüksek olasılık Ferhat’ın bebeği istemeyişi üzerine konuşma başlıyor. Ferhat Aslan’ın karanlık ve bataklık dünyasına gelmemesi gereken bir bebek. Ve anladığım kadarı ile Aslı Ferhat’a ‘’Bu bebek benim ve onu dünyaya getirmeye kararlıyım.’’ demek yerine aldırma ihtimalini söylüyor ve bunun yükünü sorumluluğunu Ferhat’a yüklüyor. Ferhat’tan cevap bekliyor ama istediği cevabı alamıyor… Laf aramızda, o oda da geçecek olan konuşmayı ve ruh hâlini çok ama çok merak ediyorum…
Ferhat ile Yiğit arasında çok çetrefilli bir konuşma geçiyor sahilde. Yiğit ağabeyine Aslı’yı kendi hayatlarıyla kıyaslayarak ayar çekiyor, ‘’Sen bizi bıraktığın gibi onu da bırakacaksın ha! Bastın gittin… Çok iyi oldu… Aferin… Aslı’yı da bırak…’’ cümleleriyle. Ama Ferhat’ta savunma hazır ‘’Ben ona iyilik yapıyorum o kadar!’’ Fehat Aslan, Aslı’ya yapabileceğin en büyük iyilik ona verdiğin sözün hakkını vererek olur;‘‘Ben varım!’’ Ol artık mümkünse… “Ferhat Aslan değişmez!” egondan sıyrıl ve hayata dön derim ben sana… Bölüm boyunca Ferhat’a da kızacağımız sahneler olacak büyük olasılık. Şayet Ferhat’ın, Yiğit’le konuşurken bahsettiği ‘’Keşke bütün dert bu olsa…’’ da ki ‘’dert’’ bebeğiyse, çok kırılırım. Zira bebek asla bir dert değildi Ferhat ve Aslı için. Onların yeni aynasıydı…
Gelelim muhteşem rüyaya… Ferhat’ın rüyasına en büyük aynası, kaybettiği babası giriyor. Yüksek ihtimal rüya Ferhat’ın araba ile seyir halindeyken karşısına çıkan kız çocuğu ile yaptığı ani frenle başlıyor. Rüyasında kız çocuğu onu ormana çekiyor. Ormanda Ferhat, Necdet babasını büyük bir ateşi harlarken görüyor. Asla yapmayacağı bir şey bana göre Berber Necdet’in şiddet uygulaması; nasihatlerle dolu hayatı varken. Ferhat ancak Ferhat Aslan’dan vazgeçmek yerine bebeğinden vazgeçerse gelir o tokat, dedim ben. Necdet babanın ‘’Ben de kendi evladımın ateşine odun topluyorum.’’ deyişi sen de kendi bebeğini kendin yok ediyorsun demek gibi bir şey herhâlde… Bu rüya Ferhat’a çok şey katacak eminim…
Fragmanda var olan boks sahnesi gördüğü rüya sonrası olsa gerek ki Ferhat yediği yumruktan sonra bir afallıyor. Zanımca babasının rüyasında attığı tokat aklına geliyor. Aslı’nın da içinde bulunduğu gelen hastane fotolarını değerlendirirsek Aslı bebeği aldırmak için yola harekete geçti anlaşılan. Ferhat yediği yumruktan sonra bir şeyler kafasına dank eder yetişir mi, engel olabilir mi? Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Aslı’nın kaza sahneside dikkatimi çeken bir detay var. Aslı yarı baygın arabanın içinde kurtarılmayı beklerken, siyah beyaz bir görüntü içinde küçük bir kız çocuğu görüyor. Belki kendi çocukluğu belki sıradan bir çocuk oradaki. Benim dikkatimi çekenesas nokta ise siyah beyaz görütünün içinde beliren çocuk değil, siyah beyaz görüntünün içinde beliren kıpkırpmızı paltosu ile masum bir çocuk. O da benim nazarımda Aslı’nın içine düşmüş olduğu karanlıkta ona umut olabilecek ve ona yeniden renk katabilecek bebeği olarak düşünüyorum ben onu. Ama kötü olan şey ise o kız çocuğunun arkasını dönüp gitmesi. Aslı’ya gelmemesi…
Ufat tefek karalamalar diyelim biz buna… Yeni bölüm heyecanı en az benim kadar herkeste var diye düşünüyorum… Haa bu arada bebeğimiz hayatta kalmak için direnirse kız olacağı tahminindeyim…
Bölüm yorumumda görüşmek üzere… Fonda fragman şarkımız ‘’Ben seni çok sevdim…’’