Site icon Dizifilm BiZ

Kördüğüm

                                                                                Yazar: Şeyma BULUT

Geçtiğimiz hafta Çarpışma’da Zeynep, tarafını seçmiş ve oyunun yeniden başlamasını sağlamıştı. Bu hafta tüm sır perdelerinin tek tek kalkması ve haftalardır dile getirdiğimiz şekilde ilerlemeye başlaması beni mutlu etti.

Kadir ve Veli arasındaki düşmanlık tüm çıplaklığı ile gözlerimizin önüne serildi ancak yine senaryo ekibinin aklımla dalga geçtiğini düşünüyorum. Şöyle ki Kadir, Veli’nin uyuşturucu işinde olmasından şüpheleniyor, peşine düşüyor ve hatta Veli’yi çağırarak bunun imasını yapıyor ancak nedense Veli bir tek an bundan şüphe etmeden ve önlem almadan yaptığı işe devam ediyor. Bize haftalardır anlatılan Veli Cevher bu kadar tedbirsiz bir insan mıydı? Hayır! Hikâyeyi berraklaştırmak adına burada çok ciddi bir yanlış var. Bize haftalardır anlatılan Veli, o konuşmadan sonra önlemini alır ve kendisini böyle bir riske asla sokmazdı. Ancak bu hafta gördük ki Kadir’in bu çıkışına rağmen Veli tedbirsizliğine devam etti ve sonucunda da ailesini kaybetti.

Kadir ve Veli arasındaki yüzleşmeyi haftalardır bekliyordum ancak benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Gerçekten kurgu ekibi nasıl yapar bilmiyorum ama aksiyon sahnelerindeki bu üstünkörü çekimler en önemli sahneleri düz ve basit hâle getiriyor. Veli ve Kadir arasındaki sahne, bölümün kilit sahnesiydi ancak o kadar içi boş ve basitti ki bana neredeyse duygusu hiç geçmedi. Replikler çok başarılıydı ancak kurgusu, renkleri ve müziği sıradandı. Böyle bir sahnede daha puslu renkler, gerilimli bir müzik beklerdim ve tabii ki ahenk yine yoktu. Aksiyon sahnelerinin üç bileşeni; ahenk, tema ve müziktir. Ancak bu üçü tutarsız olunca oldukça basit ve diğerlerinden bir farkı olmayan kötü bir sahne oldu. İlerleyen bölümlerde bu duruma bir ÇÖZÜM getirilmesi gerektiğini yine üstüne basa basa söylüyorum.

İlk bölümden bu yana Veli’nin neden Galip’i bekleyip  Zeynep ve Aylin’e zarar vermediğini anlamıyordum ancak bu hafta net bir şekilde kavradım. Veli, girdiği yolda faturanın ailesine kesilmesinden dolayı Galip’in ailesine dokunmadı. Veli’nin eve geldiğinde ailesinin ölümünü gördüğü sahne, tartışmasız bölümün en etkileyici anıydı. Tabii ki bunun sebebi kurgu ya da başka bir şey değil. Sahneyi üst seviyeye taşıyan Onur Saylak’ın zirve performansıydı. Oyunculuğun ötesine geçtiği ve iliklerimize kadar hissettiren bir performanstı. Onur Saylak’ın önünde saygıyla eğiliyorum. Veli’nin yaşadığı bu tecrübe aslında –kendisi farkında olmasa bile – masumları koruma dürtüsünün oluşmasına sebep oldu. Bu da Veli’nin en büyük zaafı. Belki de bu zaaf Veli’nin kalbindeki o karanlık perdeyi kaldıracak. Bu hisleriyle hareket eden Veli, oyunu yeniden kurarak Galip’i oyunun dışına itti. Oyun içinde oyun kurarken yeniden bu satrancın şahı olduğunu göstermiş oldu.

Bu bölümde beni en çok etkileyen an, Aylin ve Veli’nin arasında geçen sahnelerdi. Veli’nin Aylin’e oyuncaklar alması, hastalandığında Aylin’nin ona yardım etmesi sayesinde Veli ve Aylin arasında bir bağ oluştu. Veli’nin Aylin’den kolay kolay kopacağını düşünmüyorum. Ayrıca Zeynep’e –kendisine ihanet ettiğini düşünmesine rağmen – zarar vermemesi de aslında hâlâ içinde bir yerlerde güvenme duygusunu yeniden, umutsuzca, yaşama isteğinden başka bir şey değil. Veli, Zeynep’e Galip’i öldürttü ancak Veli’nin nedense Zeynep’ten kolay kolay vazgeçeceğini düşünmüyorum. Zeynep yaptıklarıyla Veli’nin saygısını kazanırken Veli bu oyundaki en güçlü kişinin kendisi olduğunu Zeynep’e iliklerine kadar hissettirdi. Zeynep,kızını alabilecek mi bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz ancak Veli ve Zeynep arasında ilerde bambaşka bir hikâyenin sinyalleri oldukça güçlü bir şekilde verildi.

Tüm bunlar olurken Zeynep ve Kadir ise yeniden bir araya geleceklerini ve kaldıkları yerden devam edeceklerini ilk defa bu kadar güçlü idrak ettiler. Haftalardır bu kadar büyük acı yaşayan bir adam, nasıl hâlâ ilk aşkını düşünür diye sorup durdum kendime. Bu hafta aldım cevaplarımı. Kadir için Zeynep o kadar önemli ki annesini bulmaktan bile Zeynep için vazgeçebilecek kadar çok seviyor onu. Zeynep ise hem kendi korkularından kaçmak hem de Kadir’i ideallerinden vazgeçirmemek uğruna başkasını sevdiğini söyleyerek gidiyor. Giderken açtığı yaradan habersiz yaşıyor hayatını. Zeynep ve Kadir arasında geçen diyaloglar oldukça etkileyici olsa da konuşmaların yapıldığı anlar bir o kadar yanlıştı. Arabada ve istasyonda yapılan derin konuşmalar çok güzeldi ancak yapıldığı yer, sahnenin etkileyici olmasını minimuma indirdi. Sesi kapatıp sahneyi izlediğimde ya da gözlerimi kapatıp onları dinlediğimde çok etkilendim. İkisi bir arada ise oldukça alakasızdı. Bu konuşmaların bir bütün olarak daha özel bir ortamda olmasını isterdim. Bu tutarsızlıklara bir an önce çözüm bulunması en büyük temennim. En can alıcı sahneler  yanlış tercihlerden dolayı oldukça basite indirgeniyor ve tüm etkileyiciliğini kaybediyor. Bu kadar naif ve özel bir aşkın bu denli yanlışlarla minimum seviyede anlatılması dizinin tüm ruhunu bozuyor.

Genel izleyici kitlesinin de çok sevdiği bu derin aşk hikâyeleri anlatılırken yer, zaman, sahnenin duygusu çok önemlidir. Zeynep ve Kadir gibi tüm hayatlarını birbirini severek geçiren iki insanın birbirlerini yeniden bulmaları bu kadar tekdüze anlatılmamalı.Zeynep ve Kadir arasında bölümde beni en çok etkileyen sahne Zeynep’in Galip’e, Kadir’e olan aşkını haykırırken Kadir’in buna tanık olması ve arabada, Zeynep’in Kadir’in annesinin söylediği türküye eşlik etmesiydi. O kadar güzeldi ki gözlerim dolu dolu izledim. Tek handikapı, bu sahnenin arabada ve özensiz işlenmesiydi. Ancak bunca hataya rağmen çok özel bir andı. Bu ikilinin geçmişlerinin mutlaka ama mutlaka A’dan Z’ye gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eksik parçalar da tamamlandığında uzun yıllar akıllardan çıkmayacak bir aşka tanık olacağımıza hiç şüphem yok.

Kerem ve Cemre cephesinde ise tüm taşlar yerine oturdu. Cemre, Kerem’in kendisini kurtarmak için hiç düşünmeden hayatını feda etmesinden oldukça etkilendi – zaten böyle bir şeyden kim etkilenmez ki – ve ikili arasında yepyeni bir sayfa açıldı. Cemre bu hafta tüm güvendiği insanların tek tek ihanetlerine şahit oldu. Önce babasının Veli ile bağını öğrenmesi sonrasında da Demir’in ihanetini gözleriyle görmesi, Cemre’yi bambaşka bir duruma getirdi. Cemre’nin bundan sonra her şeyiyle Kerem’e tutunacağını düşünüyorum. O küçük ve mükemmel görünen hayatında herkesin kendisine ihanet etmesi, Kerem’in ise ona zarar gelmemesi için kendisini feda etmesi Cemre’nin Kerem’e karşı tutunduğu son duvarını da yıktı. Bu iki çocuk – öyle diyorum çünkü onlar hiçbir zaman çocukluklarını yaşamayan iki temiz ruh bana göre – birbirlerine tutunarak hem aşkı hem güveni hem de yıllarca bir türlü dolduramadıkları boşlukları birbirleriyle kapamayı öğrenecekler. Şimdilik farkında olmasalar da çoktan aralarında geri dönüşü mümkün olmayan, adını koyamadıkları bir bağ oluştu bile. Aşkla iyileşecek olan bu iki ruh, kalplere dokunacaklar.

Bölümün sonunda, tam anlamıyla akıllara zarar bir sahne izledik. Sokak arasında polisle silahsız halkın çatışması yaşandı. Bu kadar mantık dışı bir sahne ile ne amaçlandı bilmiyorum ama gerçekten mantık hatasının bile üstünde bir sahne izledik. Öncelikle bir grup polis böyle bir arbedeye giriyorsa neden yardım istenmez? Veli Cevher gibi bir örgüt liderinin peşine bir avuç polisle mi düşülür? Operasyon için nasıl hazırlık yapılmaz? Mesela çok rahat bir şekilde TOMA getirilip kalabalık dağıtılabilirdi ancak nedense polislerimiz buna bile gerek görmeyerek elli kişinin arasına daldı. Senaristin amacı nedir, bilmiyorum ama sonlarına doğru bu kadar iyi toplanan bir bölüm üç dakikayla ancak bu kadar basitleştirilebilirdi. Zeynep, Veli ve Galip arasındaki sahne ne kadar üst düzey bir sahneyse, sokaktaki bu sahne de aynı oranda kötüydü. Senaryo ekibinin bu tip sahnelere daha fazla dikkat etmesi ve seyirciyi doyurması gerekir. İlerleyen bölümlerde bir daha tekrarlanmamasını umuyorum.

Genel olarak bakacak olursak eksikliklerine rağmen doyurucu bir bölümdü. İlk başlarda fazla kopuk ve karmaşık olan kurgu, bölüm sonlarına doğru bir anlam kazandı. Bölümün sonlarına doğru heyecan üst seviyeye çıktı ve harika oyunculuklarla çok güzel bir bölüm izledik. Her hafta dediğim gibi hikâye karmaşadan uzaklaşırken mantıkla da oynamamalı. Senarist ise bu karmaşayı dağıtırken mantıkla fazlaca dalga geçiyor. Biraz özenli davranılırsa içi bu kadar dolu bir hikâye de hak ettiği değeri görecektir.

Bildiğiniz gibi üç haftalık bir aramız var, yeni bölümde görüşmek üzere. Yazıma Özdemir Asaf’ın çok sevdiğim dizileriyle son veriyorum, sevgiyle kalın..

“Bir seviyi anlamak,

Bir yaşam harcamaktır;

Harcayaksın…..”

Exit mobile version