Site icon Dizifilm BiZ

HANGİMİZ SEVMEDİK 9. BÖLÜM

 

Yazar: Sinem ÖZCAN

9. bölüm bitti ama soru işaretleri kol kola dans ediyor beynimde…
Tarık’ın gerçeği öğrendiğinde çok büyük tepki vereceğini biliyordum. Itır’la boşanma kararı almak, muayenehaneyi devretmek, başka bir kente yerleşmek… Hepsi doğru hamleler… Ortada çözümsüz bir durum var, o hâlde yapılacak olan bağları koparıp o sorunun uzağında var olmaya çalışmak. Haaa, olur mu? Elbette, olmaz. Uzağa da gitse ne annesiyle Münir arasındakiler ne Itır’a sevgisi onu bırakmaz ama empati yapınca Tarık’ın çözüm olarak kaçmayı daha doğrusu uzaklaşmayı seçmesi çok normal…
Ancaaaakkkk gidemeyeceği de belli! İşte benim en büyük soru işaretim de tam burada: Ne olmalı ki Tarık vazgeçsin? Dizi dram olsa Itır’a bir şey olur, Tarık gidemeyeceğini anlar filan derim de değil. Eğer başka bir Itır karakteri olsa karşımızda Itır gider, Tarık’ı durdurur derim, o da yok. Çünkü Itır bunca derdin ortasında “Tarık benden vazgeçmeyecekti, çok kırdı beni!” diye zırlamakta… E, dolayısıyla bu yapıdaki bir kadının Tarık’ı silkeleyip kendine getirmesini beklemek uçan pembe filler görmekle eş değer… ( Yine de kafasına bir taş düşse de Itır, ipleri eline alsa diye hayal etmiyor değilim)
Tutalım ki Tarık, kararından dönmedi ve gitti İzmir’e ( Bana kalırsa git ve dönme zaten Tarıkcım… Hatta gitmişken benim için de bir nefes İzmir havası çek ciğerlerine 🙂 ) Bir şekilde evine ve Itır’a dönmesi gerekecek. İşte oradaki nasıl ve niçin beynime pat pat vuruyor.
Dizileri izlerken kendi kendime “Ben olsam …” diye başlayan cümleler kurup kendimce kurguyu ilerletirim zihnimde ama bu defa “Ben olsam” ın arkasında boşluk var maalesef. Tarık’ı kim durdurur, gittiyse geriye ne getirir; bulamıyorum. Hadi döndü diyelim Itır’la arayı nasıl toparlar, onu hiç bilemiyorum.
Itır demişken birkaç cümle etmezsem içimde kalır. Hayatta en haz etmediğim kadın tipi; ilişkisine üçüncü kişileri sokandır. Her başı sıkıştığında kendini kenara çekip Emel’e “Sen bir sorsan, sen bir konuşsan…” diye mıymıylanan Itır fena hâlde cinlerimi tepeme çıkarıyor.
Itır, gerçekleri öğrendiğinde Tarık’a ayrılalım dememiş gibi şimdi “Benden nasıl vazgeçer?” diye gözyaşları döktükçe krizin göbeğinde hâlâ “Hale’yle aralarında bir şey var!” diye ucuz kıskançlıklar yaptıkça gözümde giderek iticileşti. Zorla değil ya sevmiyorum ben mızmız, kıskanç, edilgen kadın tipini. Baştan beri “Bu aşk bana inandırıcı gelmiyor!” diye yırtınıp durdum. Sanırım en büyük neden de bu… Itır tarzı kadınların aşkına inanamıyorum ben. Keşke bu yaşananlar, Itır’da biraz değişikliğe neden olsa, keşke onu biraz olgunlaştırıp liseli kız tavırlarından çıkarsa…
Tarık, öyle ya da böyle Münir’e ve annesine tepkisini koyacak ve büyük ihtimalle geri adım atmayıp gitmeyi deneyecek. İşte büyük soru işaretlerimden biri de burada. Bu kriz çözüldükten sonra ne olacak?


Yine ailelerden saklı gizli yürütülen bir evlilik               ( üstelik artık mahalleli de biliyor) öykünün ilerlemesini durdurur. Hadi öğrendiler diyelim, yeni düğümler nerden ve nasıl gelecek? Şimdi işin yoksa haftaya kadar düşün, dur Sinem!
Söylendiğime bakmayın, aslında bir adım ötesini zor tahmin ettiğim veya edemediğim öyküleri seviyorum ben! Adile ve Münir ilişkisi açığa çıktıktan sonra sıranın Itır ve Tarık’ta olduğu belliydi ve bu gidişattan hiç rahatsız değilim. Öykünün ilerleyişini de bana beyin fırtınası yaptırmasını da seviyorum.
Emel ve İlyas’ın dostlukla başlayan yakınlıklarını da çok keyifle izliyorum. Orada da bir soru işaretim yok değil, elbette. Âşık olduğun insanı anlatıp dertleştiğin kişiyle bir ilişki nasıl yaşarsın, hadi onu da geçtim karşındakinin bir başkasına âşık olduğunu bile bile onunla nasıl birlikte olursun? Baştan beri en istediğim ikiliydi Emel ve İlyas… Şimdi işler benim arzum doğrultusunda gelişiyor ama içimden bir ses de “Dost kalsalar daha mı iyi olacak, acaba?” diyor. Yine de dizinin en merakla beklediğim ilişkisi onlarınki. Eğer “Bir başkası” faktörünü kafalarında öteleyebilirlerse birlikte çok ama çok güzel olacaklar!

Dizi kadrosu çok geniş olduğundan ve iç içe hikâyeler barındırdığından tipler çok derinlikli değil maalesef. Bu noktada iş oyuncuya düşüyor. Kendi adıma ben İlyas’ı doğru algılıyorsam bunda senaryonun rolünden çok Bülent Şakrak’ın payı var. Aynı şey Altan Erkekli, Gül Onat ve Şener’i görmeye bile tahammülüm olmadığı hâlde Cengiz Bozkurt için de geçerli…
Tarık da ise durum çok daha farklı… Tarık, çizgileri çok belirsiz bir tipleme. Sık sık boylu poslu, yakışıklı ve iyi olduğuna değiniliyor o kadar. Bir başka oyuncunun elinde olsa sönük, donuk ve sıradan olabilecek bir karakter Can Yaman’la ete kemiğe bürünüyor.
Can Yaman, benim yeni jenerasyon oyuncular içinde hep farklı yerde gördüğüm bir oyuncu. Bunun ana nedeni fiziksel özelliklerinin altını çizmeden rolü çıkarması… Çok iyi gözlem yapıyor ve o gözlemi kendine çok iyi uyarlıyor. Bu bölüm Sevda’ya bağıran Tarık’ı izlerken düşündüm, bunu. Tamam, öfkelenmiş bir adam o anda Tarık ama o öfke ne daha önce kapıya dayanan mafya bozuntularına delirmesine benziyor ne Itır’a kızgınlığına ne de annesine çıkışmasına… Kardeşinin hadsiz bulduğu tavrına sinirlenen otoriter bir ağabey o anda. Duygu aynı duygu ama karşısındaki kişinin konumuna göre duygunun tonuyla oynuyor. Bu sadece gözlemle açıklanabilir bir şey değil. Bu bana kalırsa baktığını görme ve gördüğünü yorumlama işi. Can Yaman için ben hep “Beyniyle oynuyor.” derim bu defa, bu kanım bir kez daha güçlendi. Anlık bir bakışla duyguyu doğru geçirme, bir ses tonuyla hissettiğini tam yansıtma ya da sahnenin hızını doğru ayarlama bana kalırsa sezgisel yapılacak iş değil; nerede ne yapacağının ince bir ayarını gerektiriyor ki bu ancak düşünerek olur.
Dizi oyunculuğu tiyatro oyunculuğu gibi büyük oynamayı kaldırmaz, küçük bir ekranda oyunu büyültmek abartıya sebep olur. Bu hataya düşmeden en abartılı duyguyu en basit hâlde yansıtmak bana göre gerçek başarı. Çok flu yazılmış bir tipi renklendirip ona kimlik katması ve bunu yaparken abartıdan uzak durması Can Yaman’da en sevdiğim özellik.
Bu bölüm artan sahnelerle birlikte daha da keyfine vardım Can Yaman’ı izlemenin. Dileğim, bunun gelecek bölümlerde artarak sürmesi…
Emeği geçen herkese yaşattıkları güzel anlar için teşekkürler.

Exit mobile version