Site icon Dizifilm BiZ

Hangimiz Sevmedik 35. Bölüm

Can Yaman Yeliz Kuvancı

 

Yazar: Sinem ÖZCAN

Geçen haftanın finalinde Adile’nin Münir’le evlenme kararı alması, el bombasının pimini çekmişti. Bu hafta patlamasını bekliyordum. Evlilik kararı bölüm finalinde patlasa da benim çok daha hoşuma giden bir çatışma daha doğdu: Adile’nin tefeciden aldığı borç…

Tarık’a muayenehane açmasından başlayıp mahalledeki düğünde gelinceye kadar Adile’nin bol keseden para harcaması dikkatimi çekmiş ve “Kendi hâlinde bir ev kadını Adile, nerden geliyor bu para?” diye düşünmüştüm ama itiraf edeyim pek de durmadım üstünde. Kocasından, babasından kalmış olabilirdi sonuçta. Meğer bizim tatlı, şirin kendi hâlinde ev kadını Adile’miz tefeciler de bilirmiş, gidip onlardan borçlar da alırmış… Açıkçası beklemediğim bir detaydı, sürpriz oldu benim için ama öyküye katkısını hiç tartışmasız çok sevdim. Hikâyede yeni bir yol açılmış ve işler biraz daha karmaşıklaştırılmış oldu böylece.

Oraya geleceğim gelmesine ama önce İlyas ve Emel’den başlayayım diyorum. Ben İlyas’ın kendine yakışanı yapıp gerçeği Emel’e çok zor da olsa söyleyeceğini ummuştum ama yapamadı. Elbette hiç kolay değil durup dururken “Senin baban yaşıyor!” demek üstelik Emel yeni tanışıp arkadaş olduğu biri de değil, bunca yıllık hukuk var aralarında. Doğal olarak Emel, sorgulayacak neden bunu daha önce söylemediğini. Yine de bu sırrı gizledikçe yüreğindeki yük artacak İlyas’ın. Onun gibi içi dışı bir adama da çok ağır gelecek ve belki de buradan bir problem doğacak. Umarım çok uzatmadan ve evlenmeden söylemeyi başarır. Uzun yıllardır ortalıkta olmayan baba zaten başlı başına sıkıntı daha da büyüğü güvendiği adamın bunu ona söylemeyişi olacaktır Emel için. Valla, her ikisi de o kadar çok diyet ödedi ki ben onların ilişkisinde büyük sorun istemiyorum artık.

Adile ve Münir’in evlilik hazırlıkları sürerken Tarık da boş durmayacaktı elbet. Tahmin ettiğim gibi Itır’ı kollamak için ona anlatmamıştı olup biteni ama fazla sürüncemede bırakmadan itiraf etmesi de doğru karardı. Itır’ın tepkisini de tahmin etmiştim ama beklemediğim yerden gol yedim: Sevda… Gerçi Tuncay ve Sevda’nın anne ve babalarının ilişkisine, Itır ve Tarık kadar tepkisel olmayacakları açıktı hem yaşlarının gereği hem de yaşadıklarının. Ancak yine de Sevda’dan bu kadar net “Annemin yanındayım!” itirafı da beklemiyordum. Başta tepki gösterir sonra yumuşar diye ummuştum oysa kendi tarafını son derece net belirlediği gibi Tuncay’ı yanına çekerek Tarık’ın müttefik kaybetmesine de sebep oldu.

Öykünün bu kanadında her şey tam da arzuladığım gibi hatta ondan da iyi gidiyor. En sevindiğimse hemen bir bölümde tatlıya bağlanmaması oldu. Tek itirazım Itır ve Tarık’ın olayı oturttukları zemine. Bence anne ve babalarının aşkından çok Itır’ı affetmeyen babaya yoğunlaşmaları lazım… Itır’ın da itiraf ettiği gibi nasıl anne ve babaları onları durduramadıysa çocukların da onları engelleme şansı yok. Oysa “Sen bizim sevgimizi anlamış mıydın, kabullenmiş miydin?” noktası bana çok daha doğru geliyor. Bunu şu an için Tarık’tan beklemiyorum. O çok duygusal bakıyor olaya ama Itır’ın bir an önce mantığı ele alıp bu noktaya varması ve Tarık’ı da yanına çekmesi lazım. Böylelikle hem baba – kız sorununu çözme hem Tarık’ı yumuşatma hem de her şeyi tatlıya bağlama ihtimali var. Bölüm sonunda nikâh başvurusunu bulan Itır’ın giderek bu noktaya varacağını ümit ediyorum.

Tarık, Sevda üzerinde etkili olamayınca Tuncay’ı da kaybetti. Mahallelinin de tavrı belli… Eğer Adile’nin tefeciye borcu ortaya çıkmasaydı, korkarım giderek yalnızlaşacaktı. Ancak senaristler çok akıllıca bir manevrayla işin rengini değiştirdiler gibi geliyor bana.

Şimdi gelelim bu borç meselesine… İkiye katlanan ve tek kalemde ödenmesi gereken borç büyük sıkıntı… Tefecinin “mahkeme yolu kapalı” ifadesine biraz takıldım aslında. Sonuçta iki tarafın imzaladığı bir kâğıttan söz ediyoruz. % 100 faiz, üstelik de borcun hepsi kapatılır hükmü ne kadar geçerli bilemem, hele hele dava açamazsın yargısı ne kadar hukuksal ona da ermedi aklım ama neyseee… Sonuç olarak elimizde miktarı bilemesek de hayli yüklü bir borç var. Bu durumda ne olur?

  1. Adile, parayı tamamlamak için sağdan soldan borç alır ve bu mahallede duyulur. Münir’in ve en kötüsü Tarık’ın kulağına gider. Münir ve Tarık bir kez daha karşı karşıya gelir.
  2. Adile, borcu Münir’e söyler ( Adile kadar onurlu bir kadın için bu nerdeyse imkânsız). Söylese de Münir’de o para ne gezer?
  3. Adile, borç meselesini Itır ve Tarık’la paylaşır. Hukuksal önlem almaya çalışırlar. ( Dizi olmasa doğru şık bu! Ama hem Adile’nin gururu hem de hikâyenin gidişi buna izin vermez.)
  4. Adile çaresiz kalır, tefeci borcu tahsil etmek için başka yöntemler dener ve Tarık ya da Münir bir biçimde zarar görür. Adile çok büyük vicdan azabı yaşar ama evlilik işi şimdilik gündemin alt sıralarına iner.

Benim oyum son seçeneğe. Dizi dinamiği için en doğru şık bu gibi geliyor. Üstelik bu şık doğru kullanılırsa ( ki bana o ışığı veriyor) o zaman Tarık’ın da Münir’in de inatlarını kırmalarına yardım eder gibi geliyor.

Benim aklıma hiç gelmeyen bir E maddesine de açığım, elbette. Gidişat ne olursa olsun ben “borç meselesi”nin çok doğru anda devreye girdiğini ve bir anda dinamikleri değiştireceğini düşünüyorum.

Bu bölüm Tarık’a ve diğerlerine direnip annesinin yanında yer alan Sevda’ya bayıldım. Tarık’ın öfkesine rağmen ona boyun eğmeyen ve düşüncesini çat çat söylemeyi bilen Sevda’ya kocaman alkışlar benden. O sahnedeki oyunculuğunu çok doğru ve çok başarılı buldum Funda Bostanlık’ın. Yürekten tebrikler.

Yeliz Kuvancı’yı da en çok Adile’yle yaptığı konuşmada beğendim. Beden diliyle, ses tonuyla ve duruşuyla sahnenin gerçekten hakkını verdi. Ayrıca Itır ve Tarık sahneleri de onun sayesinde ısındı, içtenleşti ve daha inandırıcı oldu.

Tarık’ın Adile ve Münir’le sorunları hiç bitmesin istiyorum ben. Yooo, delirmedim. Gerçekten o çatışma uzasın uzayabildiği kadar ki ben Can Yaman oyunculuğunun tadını çıkarayım. Neredeyse her bölüm kendimi tekrar etmekten yorgun düşmüştüm, Tarık’ı derinleştirin, iç sesini duyalım, çelişkilerini, öfkesini, sevgisini hissedelim diye… Çok şükür ki iki bölümdür beklediğim sahneler gelmeye başladı ve o sahneler geldikçe de her seferinde tadına doyum olmaz Can Yaman performansları izlemeye başladım.

Sahilde Itır’a gerçekleri sonunda anlatırken bambaşka bir hava vardı oyunculuğunda… İncitmekten çok korktuğu bir varlığı incitiyor olmanın üzüntüsü, yaşananlara duyduğu tepki ve bunlara sebep olduğu için özellikle Münir’e duyduğu hınç… Diğer yandan çok sevecen, çok duygusal ve bir o kadar güven veren bir adam. Koca sahneyi yine yüzüyle ve özellikle gözleriyle aldı götürdü. Benim şu ana dek izlediğim en iyi Itır & Tarık sahnesine imza attı o sahnede. Bu kez bakışındaki sevgiyi de kırgınlığını, öfkesini de ve Itır’ın incinmesinden duyduğu üzüntüyü de sonuna kadar hissettim. Sözlerin hiçbirini hatırlamıyorum ama bakışların tümü hafızamda…

Annesinin Münir’le buluştuğundan kuşkulandığı ve elinde telefon arayıp aramama kaygısı yaşadığı sahne de bir başka çok iyi sahneydi. Ofise sığamayıp dört döndüğü sahnede ben de onunla birlikte boğuldum, ben de onunla aynı kuşkuyu yaşadım.

Hele Sevda’nın annesinin yanında yer aldığını fark ettiğinde gösterdiği öfkeye apayrı vuruldum. Kardeşinin üzerine yürümemek için kendini zor tuttuğu ve “Kafan almıyor mu, senin?” diye patladığı yerde ben Sevda olsam büzüşüp minnacık kalmıştım, koltukta. Kendini kontrol etmekte zorlanışı, kardeşini sarsmak isteyip de bunu yapmamak için çaba sarf edişi, bir türlü derdini anlatamamanın verdiği hırçınlık öyle güzel, öyle seri ve öyle dozundaydı ki benim için bu bölümün kuşkusuz en iyi sahnesiydi.

Bir insanın kendine çok uzak bir kimliği bu kadar doğru taşıması ve ona en uygun tarzı bulup çıkarması bence başlı başına takdire şayan ama ondan da mühimi kendine bu denli yabancı bir adamı bu kadar içselleştirip vermek… Can’ı silip bütünüyle Tarık oluvermek… Kendinden neredeyse hiç iz bırakmadan hem de… Ne diyeyim emeğine, yüreğine, çabana sağlık Sevgili Can Yaman…

Bu arada şu meşhur “aşkım” sözcüğünün iki bölümdür itinayla yok edilişi de hiç kaçmadı gözümden. Onun için en kocamanından ve en yürekten teşekkürler…

Yine sabırsızlıkla bekleyeceğim bir hafta var önümde… Emeklerinize sağlık…

 

 

 

 

 

Exit mobile version