Site icon Dizifilm BiZ

Hangimiz Sevmedik 33. Bölüm

Yazar: Sinem ÖZCAN

Gece 01.00’de biten bölüm, benim yazma gücümü de peşine takıp gitti. Bölüm bittikten sonra sıcağı sıcağına yazmayı seviyorum aslında çünkü detaylar hafızamda tazeyken ve izlerken düşündüklerimi belleğim henüz korurken yazmak daha kolay oluyor. Bu defa gücüm yetmedi, ister istemez yazı bugüne kaldı, Bu sebeple atlanan detaylar ve gözden kaçanlar olabilir; affola!

Münir’in Adile’ye gönderilen mektubun peşine düşmesi beklenen gelişmeydi. Ben Mürvet’in bencilliğine karşın ona söz verdiği için Adile’nin Mürvet’in adını vermesini hiç istememiştim. Vermedi de… Tabii ki bu, Münir’i durdurmayacaktı ve en doğru kaynağa, Ayşen’e, yöneldi. Doğrusu da Ayşen’in söylemesiydi zaten.

Gerçeği öğrenen Münir’in Adile’yi yıllarca haksız yere suçladığını anlaması ve yeniden aşkının peşine düşmesi de sürpriz değildi ama ben, o noktada Münir’in iç çatışmasını çok daha net görmeyi arzu ederdim. Gerçeği öğrendiği an, birdenbire aradaki 36 yılı silmesi çok da ikna etmedi beni.

Bu problemin diğer cephesindeki Adile bence Münir’e göre daha doğru noktada. Yaşananları kabullenmiş, sevgisiyle savaşmayı bırakmış ancak ayrı geçirilen 36 yılı da göz ardı etmeden olaya bakıyor. O, Münir kadar cesurca adım atamaz ve olup biteni silip yeniden bir birlikteliğe yelken açamaz, elbette.

Münir’in algılamadığı aradaki 36 yılın onlara hediye ettiği 4 çocuk… Üçünün bu ilişkiyle bir problemi olacağını sanmam ama Tarık sonuna kadar karşı çıkacak. Haklı mı? Kısmen… Niye? Çünkü annesi gerçekten sevmemiş bile olsa Tarık’ın çok sevdiği ölmüş bir baba var, arada. Sevda ve Tuncay anne ve babalarını kaybettiklerinde anlaşılan epey küçükler, bu yüzden Adile ve Münir ilişkisinde net bir tavır ortaya koymayacaklardır. Itır ise aslında bana anlaşılmaz gelecek kadar sakin ve yumuşak bu konuda; ben, Tarık kadar olmasa da onun da tepkisel olacağını düşünürdüm. (Sanırım Tarık’ın keskinliği ortaya çıksın diye onu vurgulamıyorlar. Kabul ediyorum)

Tarık, her şeyden önce bir Türk erkeği… Ölmüş babasından sonra kim olursa olsun annesinin yeniden biriyle beraber olmasını kolay kabullenmez. Hele bu Münir olunca daha da büyük sorun. Annesinin babasına değil Münir’e âşık olduğunu biliyor çünkü. Üstelik aynı Münir, sevdadan dem vurmasına karşın Itır ve Tarık’ın sevdalarına karşı en anlayışsız isim… Bütün bunlar Tarık’ın elini güçlendiriyor.

Çözüm bütünüyle Münir’de… Adile için elbette savaşacak ama anlaması gereken; Adile 36 yıl önceki gibi tek başına karar alabilen, her şeyi geride bırakıp ona koşabilen bir kadın değil artık. Adile’yi istiyorsa “paket” olarak alması şart. Tarık’la Sevda’yla ve bir türlü onaylayamadığı Itır& Tarık evliliğiyle…

Tarık, Itır’la evlilikleri açığa çıktığından beri Münir’e son derece saygılı ve alttan alan bir çizgi izliyor. Münir onun hiçbir hamlesine olumlu yaklaşmadı. Şimdi işler değişecek ve bana kalırsa bu kez gayret de yumuşaklık da hoşgörü de Münir’den gelmek zorunda… “Ben Adile’ye âşığım. Kimse engel olamaz, bize!” maalesef yanlış tavır. Bu sadece Adile’yi iki arada bir derede bırakır ve Tarık’ın karşı çıkışını güçlendirir.

Bu sekans bundan böyle nasıl gelişirse gelişsin benim iki önemli talebim var: İlki birdenbire yangından mal kaçırır gibi çözülmesin ve biraz yayılsın; aşamaları yaşayalım, adım adım. İkincisi de Tarık’ı sadece “engel olan adam” yapmayın! İç çatışmalarını bir görelim artık.

Bebek probleminin sonunda çözüme kavuşmasına çok sevindim. (Bir yan çatışma üç bölümde çözülüyorsa Münir ve Tarık problemi de en az bu kadarını hak ediyor diye düşünüyorum) Ancak Şükriye ve İhsan’ın mahalleden ayrılma kararlarını çok da anlamlı bulmadım. (Yine de bölümü doldurmak için gerekliydi. Kabul ettim)

Mürvet’e gelince işte o hassas bir nokta: Akıl, çocuklar mahallede kalmalı ama Mürvet artık Yuvacık’ta yaşamamalı diyor. Kurgu gerçekliği ise Mürvet’in de mahallede kalacağını gösteriyor. O zaman aklı ikna edecek bir gelişme yaşanmalı. Münir bağışlamasa da biz Mürvet’e “Eh hadi madem, sen de kal burada!” diyebilmeliyiz. Mürvet’e yapılan bencillik ve vicdansızlık vurguları çok doğru olmakla birlikte mahallede var olmayı sürdüreceğine göre bir aklanmaya değilse de kabullenilir olmaya ihtiyacı var onun. Şener’deki gibi birden melek kisvesine büründürmeden, “Münir Beyciğim, Münir Beyciğim…” diye ortalıklarda dolanmasına da izin vermeden bir orta yol bulunmalı.

Şener deyince aklıma geldi, şimdilik “melek” Şener’den uzak durulmuş gibi (büyük isabet). Almanya’yla ilgili politik göndermenin Şener’e değil Tarık’a yaptırılması da bana çok daha doğru geldi. Mümkünse o, antin ve kuntinle oynasın bir köşede.

Itır& Tarık ve Emel&İlyas grubunu da aralarındaki dostluğu da çok seviyorum. Bu bölüm o cephede her şey yolundaydı. Hatta Itır ve Tarık sevgisini bize yansıtacak detaylara da (Itır’ın tokası) yer verilmişti amaaaaaa yine bir itiraz ve bir de isteğim olacak, sayın senaristlerden. İtirazım: Sevgi, diyalogla ve bir iki bakışla verilince eksik kalıyor. Etkisi zayıf oluyor. Eyleme dayandırılmalı. Biz olaylar karşısındaki tavırlarıyla onu görmeliyiz. Bunun için de Tarık – Münir çekişmesi büyük şans aslında. Itır’ın Tarık’a olan sevgisini sezdirecek bir sürü detay çıkar oradan, bence. İsteğe gelince: Gözünüzü seveyim şu “aşkımmm” hitabını bir yok edin. Yahu Tarık nerdeyse 30’a merdiven dayamış görünüyor, Itır da olsun olsun bir iki yaş küçük… Koca koca insanlara on beş yaşında ergen söylemlerini kullandırmayın, yalvarırım. Diyeceksiniz ki “ Abartma, bugün bir sürü çiftin ağzındaki hitap şekli bu!” Doğrudur, doğru olmasına da belki de “aşk”ı bu kadar sakız ettiğimizdendir onu kolay bulamayışımız… Her duyduğumda vücuduma iğne batmış gibi oluyorum. Yapmayın, yalvarırım. Rüşvettir, teşvik primidir ne istiyorsanız vereyim, hele hele Tarık’ın dilinden silin şu berbat “aşkım” lafını. Çok istiyorsanız Sevda söylesin, Tuncay söylesin ama Itır ve Tarık… Yoooooo!

Bu hafta gerçekleri öğrenen Münir’in Mürvet ve Adile’yle yaptığı konuşmalardaki Altan Erkekli performansına hayran oldum. Öfkede de pişmanlık ve acıda da sevgiyi yansıtmada da öyle net, öyle duru ve öyle çarpıcı bir oyunculuk çıkardı ki gözlerimi ekrandan ayırmadan ve her cümleden sonra yüreğimden onu alkışlayarak izledim. Altan Erkekli, çok tecrübeli bir usta… Onunla ilgili konuşmak bana düşmez, ben sadece takdirimi dile getiririm ama genç oyuncuların “Ben oldum” demeden önce bu tür ustaları dönüp dönüp izlemeleri gerek diye düşünüyorum. Oyunculuk doğru yerde doğru hareketi yapmak, uygun mimik kullanmak değil, oynadığın kimliğe ruh katmak ve sahnenin duygusunu sırtlamak. Sıradan kahveci Münir’i, dünyanın en güzel seven adamlarından birine dönüştüren de bence o ruh ve duygu. Emeklerinize sağlık Altan Erkekli…

Annesini vicdansızlıkla suçlarken Bağış Angigün’e de bayıldım. İyi niyetli ama saf, mert ama sarsak, sevimli peltek bakkalımızı bu defa gözlerim dolarak izledim. Anne sevgisini hissetmek için yıllardır çabalayan o çocuk ruhlu adam ondaki vicdansızlığı fark ettiğinde bence birden büyüyüverdi. Mahalle kahvesinde Münir’in annesini ikna etmesini bekleyen çaresiz çocuktan kardeşine de sahip çıkıp annesine “Biz gitmiyoruz!” diyen adama dönüşümünü çok hoş ve çok doğru verdi, Bağış Angigün. Yürekten tebrikler…

Bilen bilir, Can Yaman benim genç jenerasyon oyuncular arasında kategori dışı tek ismimdir (Kategoriye dâhil ettiğimde sıralama hep “ondan sonra” diye başlar çünkü). Oyunculuğunun her adımına, karaktere her dokunuşuna, yazılmayana eklediği nüanslara, en sıradan sahnede dahi kimliğini var etmesine hayranımdır. Hangimiz Sevmedik’te her bölüm onun sahnelerini ayrı bir dikkatle izler; ne yapmaya çalıştığını anlamaya, söylemeden gösterdiklerini fark etmeye çabalarım. Bu hafta (yine, fırtına öncesi sessizlik diye umuyorum) oldukça az, çoğu bölünmüş ve ağırlığı çok da hissedilmeyen sahnelerde izledik onu. Her ne kadar Itır ve Tarık sahneleri, uzun zamandır çok istediğim o yoğun duygusallığın ipuçlarını taşısa da bunlar henüz “öncü” diye düşünüyorum. Finaldeki bakışı da aldım, bir köşeye yazdım ve asıl çarpıcı oyunculuğun geleceğine inandığım önümüzdeki haftaki bölüme sakladım. Bu haftalık Can Yaman sahnelerini pas geçiyorum. Gelecek bölüm, uzun uzun yazacağım, final sahnesinden belli oldu.

Emeği geçen herkese teşekkürlerimle…

Exit mobile version