Site icon Dizifilm BiZ

Güçlü Olan Oyunu Bozar

Processed with VSCO with preset

                                                            Yazar: TUĞÇE YELİZ

Tarafların seçilip kılıçların kuşanıldığı bir savaşın başlangıcında bırakmıştık en son Çarpışma‘yı. Her karakterin bir şekilde dahil olduğu, oyunların sona erdiği ve güçlü olanın tüm dengeleri bozduğu bir bölüm izledik bu hafta. İtiraf etmeliyim ki başlarda izlerken bölümün akmadığı hissiyatına kapılmıştım ama son sahne beni ekrana kilitlemeyi başardı. Eksikler yok muydu? Fazlasıyla vardı fakat sergilenen oyunculuklar tempoyu arttırabilecek nitelikteydi.

Vicdanına kulak verip arkasına bile bakmadan kaçıp gittiği ne varsa hepsine başrol olmak için geri dönen Galip, alenen tarafını seçti. O seçimini yaptı yapmasına ama oyunun kimin aleyhinde sonuçlandığı biraz muamma.

Veli’nin son kozuna karşılık güç birleştirmeye gitmeden önce depoda yaşanan yüzleşmenin Kadir ve Zeynep arasındaki duvarları yıktığını söylemek yanlış olmaz. Galip’e “Gözümde gördüğün o boşluk, Kadir’in boşluğuydu” itirafında bulunan Zeynep, bu hamlesiyle hem evliliğini noktaladı hem de bir başkasını sevdiğini söyleyip terk ettiği Kadir’in, giderken yüreğine yaktığı ateşi yıllar sonra söndürdü. Gidiş sebebinin ardındaki gerçekleri öğrenmesi, Kadir’in bir noktada duygularına engel olup kendini frenlemeye çalışmasını tamamen ortadan kaldırdı ve ikili hâlâ yıllar önce bıraktıkları noktada olduklarını gerek sözlerle gerekse geçmişten gelen bir müzikle vurguladı birbirlerine.

Yaptıkları plan ilk etapta kusursuz gibi görünse de Veli’nin bu kadar kolay oyuna geleceğine ve Zeynep’e hiç şüphe duymadan güveneceğine ihtimal vermiyordum, doğrusu. Kadir, emniyetin içinden karşı tarafa bir haber uçurma durumuna karşı önlemini almış, adımlarını gayet sağlam atarken atladığı bir nokta vardı “panik”. O ne kadar sakinse müdürü bir o kadar diken üstünde ve şüpheyi üstüne çekebilecek nitelikte hareketler sergiliyordu. Bu durumda Veli’ye haber uçması da kaçınılmaz son oldu tabii ki.

“Alışma zaafın olur” sözünü hayat mottosu olarak belirleyen Veli’nin gün geçtikçe Aylin’e, onun saf ve temiz sevgisine alışmaya başladığını düşünüyorum. Çünkü onu kaçıran adama yardım edecek kadar yüce gönüllü bir çocuk var karşısında. Belki çok uzun yıllardır yoksun olduğu koşulsuz sevgi ve merhameti ona ilaçlarını uzatan küçük bir elle yıllar sonra yeniden tattı, Veli.

Geçmişinden bugüne elde etmek istediği güç, Veli’nin ailesinin infazına sebep olmuş ve duyduğu acıyla hastalığı meydana gelmiş. Taa, o zamanlardan izini taşıdığı bu rahatsızlığın son zamanlarda çok sık nüksetmeye başlaması dikkatimden kaçmadı. Sürekli rahatsızlanması bende bastırmaya çalıştığı duyguların çeşitli sebeplerle zihninde devamlı canlandığı, unutmaya çalıştıklarının gün yüzüne çıkmaya başladığı ve sürekli geçmişe gidip acısının tazelendiği izlenimini uyandırdı.

Yerde hareketsiz yatarken Kadir’le arasında duran “düşman” statüsünün de nedeni, hatırladığı geçmişle gün yüzüne çıktı. Tam tahmin ettiğim gibi her ne kadar niyeti iyi olursa olsun Kadir’in ellerinde de Cevher ailesinin kanı duruyor. Veli’nin gizli kapaklı yürüttüğü işleri fark ettikten sonra kendisine sorulduğu hâlde müdüründen bunu gizlemesi, tek başına operasyon yürütmeye kalkması o kanların kendi üzerine de sıçramasına sebep olmuş, hem bir ailenin yok oluşuna hem de sağlam bir düşman kazanmaya istemeden de olsa çanak tutmuş.

Zeynep ve Galip’in polisle işbirliği içinde olduğunu öğrenen Veli’nin herkesi ters köşeye yatıracak bir plan yapması ne kadar dişli bir düşman olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Veli, Aylin’in annesi kadar babası için de zaaf  hâline geldiğini gördü ve bu da Galip’i içine girdiği oyundan döndürecek yeni bir hamleyle yöneltti.

Son sahnede her ne kadar adrenalin yüksek olsa da eksiklikler gözümü rahatsız etti. Gerek polis memurlarının havaya ateş açıp kalabalığı dağıtmak yerine, destek istemeden müdahale etmesiyle gerekse Veli’nin silaha tek kurşun koymasına rağmen iki el ateş etmesiyle ve sahnelerin gereksiz uzatılmasıyla küçümsenmeyecek hatalar mevcuttu ancak oyunculuklar sahneyi yükseltmeyi başardı.

Zeynep’in bir anlık göz kararmasıyla Galip’e doğrultması gereken silahı Veli’ye döndürüp üstüne bir de ateş etmesi işlerin boyutunu değiştiren en kuvvetli adım oldu. Böyle bir hamlenin gerçekleşme ihtimaline karşı önlemini baştan alan Veli, uzattığı tabancayı ilk etapta doldurmamıştı ama ikinci seferde durum daha da sarpa saran bir hâle büründü. Geçmişinde büyük aşkını kızım bir gün babasız kalır korkusuyla terk eden Zeynep, en büyük korkusunu kendi elleriyle gerçekleştirmeye mecbur edildi. Göz yaşları içinde Veli’nin de yardımlarıyla silahı ateşlemesi ve Galip’in kendinden beklenenin aksine sergilediği cesurca tavır bir türlü mantığıma yatmıyordu ama bir şekilde bunun altında yatan sebebi de içime sinecek bir kılıfa uydurmayı başardım.

Üçüncü buluşma noktasına gelmeden önce Galip’in kıyafetlerini değiştirmesi ve kendi elbiselerini bir çantaya koyması istenmişti. Bu da bende Veli’nin hazırladığı planın bir parçası olduğunu ve ona ateş edildiğinde Galip’te zaten can yeleği olabileceği ihtimalini uyandırdı. Aylin, babasına verilecek ve Zeynep bundan sonra savaşacağı kişilere Veli’den sonra Galip’i de ekleyecek gibi görünüyor. Veli’nin geçmişinden bu zamana hırsıyla kazandığı güç, ezeli düşmanının bir kez daha dengesini bozup ipleri eline almasıyla sonuçlandı. Bundan sonra bambaşka bir serüven bekliyor kahramanlarımızı.

Dengeler sadece Veli, Kadir ve Zeynep cephesinde değişmedi tabii ki. Cemre ve Kerem açısından da olayların boyut atladığını söyleyebilirim. Cemre’ye zarar gelmesin diye kendini feda eden Kerem, farkında olmadan kendini affettirmeyi başardı. Otoparkta Kerem’in çevresine, yaşadığı ihanetlere birebir şahit olan Cemre, kalbini karartmaktan vazgeçip soğuk tavrını noktaladı ve dudaklarından “seni affettim, duydun mu? Seni affettim!” sözleri döküldü.

Cemre için değişen tek şey Keremi affetmesi değildi. Yakup’un yarı yolda bırakacağına emin olduğum Meral, beni yanıltmayarak videoyu gösterdi ve tüm gerçekler bir bir ortaya serildi. Babası ve Veli arasındaki bağı da öğrenmesi ona tıpkı Kerem’in söylediği gibi doğru bildiği her şeyin aslında bir yalandan ibaret olduğunu anlattı. Cemre’nin bundan sonra işbirliği yapacağı kişinin kötü bir tesadüfle hayatına çarpan adamdan başkası olmayacağı aşikâr. Zeynep, Kadir, Kerem, Cemre güçlü bir ekip olacaklar gibi görünüyor.

Tıpkı Kadir gibi Cemre’nin de annesi ile ilgili gerçeklerin peşinde düşeceği anları sabırsızlıkla bekliyorum.

Kerem ve Galip’in yaşam savaşı vermesiyle noktaladık bu hafta Çarpışma’yı. Gelecek bölüm emniyetteki köstebek ve olayların gidişatının tamamen netleşmesi açısından büyük ipucu verecek gibi görünüyor. Hikâyenin gitgide renklendiği yeni bölümleri merakla bekliyorum.

Yazan, çeken, oynayan herkesin emeklerine sağlık. Bir sonraki yorumda görüşmek üzere…

Exit mobile version