Yazar: Ayşe KUTLUHAN
Mezarlıkta kapadığımız bölümü, yine mezarlıkta açtık bu hafta. Kadir’in, Cenk’in hayatına dâhil olmak için yaptığı manevra, gayet başarılı bir şekilde seyrini sürdürmüş oldu, bölüm boyunca. Cenk, Ece’yi korumaya çalışırken en az onun kadar mağdur olmuş ve bu uğurda babaannesini dahi karşısına almıştı. Ancak buna rağmen, onu hayatta tutmayı başaramamıştı. İçinde son kez onunla konuşamamanın verdiği pişmanlık varken öte yandan hiç bilmediği bir şekilde, Kadir’in intikam radarına da girmiş oldu. Kadir’in, içinde büyüttüğü intikam ateşiyle, tıpkı kendi yandığı gibi Cenk’i de kız kardeşi Melis’i kullanarak yakacağı aşikârdı. Ancak bu ateşin zamanla Cenk’ten ziyade, Kadir’in kendisini yakacağından da hiç kuşkum yok. Melis, oldukça masum ve saf genç bir kadın aslında: Onun savaşı kendisiyle, içinde hissettiği yalnızlıkla ve hep bir dışarıda bırakılmışlık duygusuyla. Biri ya da birileri tarafından hep en çok sevilen ya da en çok önemsenen olmayı istemiş, hayatı boyunca. Baba eksikliğini aradığı yerde, çok yanlış bir şekilde Efkan’da bulmuş kendini maalesef. Efkan’la yaşadığı hayal kırıklığını, yine ona tatlı bir tebessüm bahşedip özel olduğunu hissettiren Kadir’le giderme peşinde şimdilerde. Melis ve Kadir cephesi; tatlı başlayıp, acıyla harmanlanıp, yeniden tat verecek bir kıvama gelecektir diye umuyorum.
Azra ve Cenk cephesinde, öfke yerini sevgi ve güvene bıraktı artık. Bana göre bölümün en can alıcı olayı, Sumru’nun içine girdiği çıkmazdı. Sumru, Mert davasında kendini akladı ancak Azra’nın Mert ve Meryem ilişkisini öğrenmesi onun bir şekilde yeni atılımlar yapmasına da sebep oldu. Bir taraftan Azra’yla savaş içinde olan Sumru’nun diğer taraftan da eski kocasıyla boğuşması, onu iyice kapana kıstırdı. Azra’nın, babasının ölümünden gelen parayı ve Sumru’nun satın aldığı evi öğrenmesi üzerine, ona dava açacağını söylemesi onu o kadar korkuttu ki denize düşen yılana sarılır misali eski kocasından medet umdu. Eee, bunca yalan bir gün patlayacaktı elbette. En çok kötüler, en son iyiler güler.
Öte yandan Serap’ın Azra’nın odasını karıştırırken bulduğu kira sözleşmesi, beni oldukça sevindirdi. Geç de olsa araştırma içine giren Serap Çelen, Feride Hanım ve Azra’nın nasıl ve nerede tanıştıklarını öğrenme peşinde. Serap Çelen, asla içinde kötülük besleyen bir kadın olmadı; sadece başkasının etkisi altında fazlasıyla kalan bir kadındı, benim nazarımda. Şayet Azra’yla tanışmışlıkları miras meselesi yüzünden olmasaydı, ona yaklaşımının çok farklı olacağına inanıyorum ben. Bir süre sonra adım adım gerçeklere ulaşacağından, Azra’ya karşı yumuşayacağından hiç şüphem yok açıkçası. Bu süreçte en çok arada kalansa bariz, Cenk olacak. Gül güzeldir ancak dikeni çok yakar. Aşk da böyle bir şeydir; dört dörtlük bir mutluluk sunmaz, hiçbir zaman insana. Azra ve Cenk aşkının güzel tarafı, bütün olumsuzluklara rağmen içlerinde büyüttükleri sevdalarıydı, dikenleriyse bu aşka engel olmaya çalışan birkaç kişiden ibaret. Ancak tomurcuk gül olmaya başladıkça dikenleri de göze çarpmaz olur. Cenk ve Azra da aşklarını büyüttükçe onlara karşı gelenlerin güçleri tükenecektir elbet.
Kurgunun ilerleyişi için bize bir düşman lazım. Sumru, kocası meydana çıktığından bu yana bayağı etkisiz elaman oldu bile. Onda artık tehlikeli bir boyut görmüyorum açıkçası. İçine girdiği çıkmazdan kendini kurtarsa yeter, bana göre. Feride Hanım’ın radarına giren Azmi Bey, şirketteki hükmünün sonunun geldiğinin farkına varmış olmalı ki, Tarık’ı devreye soktu bile. Serap Hanım’dan almış olduğu imza yetkisi, hala meçhulde bir yerlerde. Onu iyi bir şekilde kullanmayacağı aşikâr. Genel kurul toplantısını beklemesinden çıkarımımsa Serap Çelen’in hisselerini onun üzerine devretmiş olma olasılığı. Şayet böyle bir şey yaptıysa Çelen Holding’de işler farklı bir boyuta ulaşacak. Azmi Bey’in, Çelenler için planladıklarında başarılı olacağına inanıyorum. Sumru ile ortaklığı da artık bir şey ifade etmiyor, benim nazarımda. Ancak Kadir’le tanışırsa elini daha da güçlendirecektir diye düşünüyorum, ta ki Kadir’in gerçekten Melis’e âşık olacağı ana kadar.
Bölümde beni en çok etkileyen kısımsa Feride Hanım ve ahretliğinin ölümle verdiği sınavdı. Onlar aralarında ‘’kardeşten öte’’ dedikleri o bağı kurmuşlar adeta. Gözyaşlarıyla andıkları geçmişi ve paylaştıkları acıları hatırladıkça içimizden bir şeyler koparıp aldılar sanki. Hüsniye teyze, sona yaklaştığını hissettiği anda istediği tek şey de kızı oldu. Feride Hanım’ın Hüsniye teyzenin kızını bulup getireceği açık ve net diye düşünüyorum. Anne kızın kavuşmasını heyecanla beklemekteyim. Umarım geç kalmaz, bazı şeylere.
Azra’nın Mert sınavı son sürat devam ediyor. Cenk ve Arda’nın da yardımıyla piknikte buluşan abla kardeş, körebe oyunu sayesinde bir şekilde birbirlerine temasta bulundular. Mert çok kırgın, yaşadıklarını unutması hiç kolay olmayacak. Dolayısıyla Azra’yı affetmesi de.
Genel Notlarım:
- Tarık’a bir hayli kızgınım! Ortada karşılıklı bir aşk varken bana göre, kin ve öfke beslemek anlamsız bir şeydir. Sen, Cenk’ten önce Azra’ya kalbini açsan bile değişen bir şey olmayacaktı zaten. ‘’Atı alan Üsküdar’ı geçmiş.’’ derler, onlar birbirlerini ilk gördükleri anda aşkı bulmuşlar zaten. Sen daha neyi sorguluyorsun ki? Öfkesine esir olmuş bir kalp de sende var, Tarık! Cansu’da yaşadığım hayal kırıklığının bin fazlasını sen yaşattın bana. Evet, sen de babanın oğluymuşsun.
- ‘’Ahhhh, Arda ahhh!!!’’ demek istiyorum bir hışımla. Nereden çıktı şimdi bu yeni kız? Ay vallahi geçen hafta Arda ve Ceyda’nın güzelliğinden bahsettim, bu hafta resmen nazar değdirdim çocuklarıma. Kendimden utanıyorum şu an. Yavrum, sen değil miydin bağıra çağıra ağabeyine Ceyda’ya âşık olduğunu söyleyen? Nereden çıktı, şimdi bu bakışmalar? E, aşk olsun emi!
- Melis’e üzülmekten alamıyorum kendimi. Bir hayal kırıklığından diğerine paldır küldür koşuyor adeta. Kırılmışlıklarını kim, nasıl toplayacak, seninle beraber bizde göreceğiz güzel kızım.
- Şuradan Serap Çelen’e bir şey sormak istiyorum: Mezarlıktaki saldırıyı Azra’ya bağlamayı nasıl başardın? Pes diyorum cidden! Güzel düşün, güzel olsun; kayınvalide olacaksın sen! Az kendi kayınvalideni örnek al, bence.
Benden bu kadar. Bölümde emeği geçen herkesin yüreğine sağlık.
Sevgiyle kalın.