Site icon Dizifilm BiZ

Dolunay 1. Bölüm

DOLUNAY 1. BÖLÜM

                                                                                                                        Yazar: Sinem ÖZCAN

Yaz dizileriyle ilgili haberler çıktığından beri en sabırsızlıkla, en merakla ve en heyecanla beklediğim diziydi Dolunay. Daha castı, konusu, senaristi bile bilinmiyorken Can Yaman adı kesinleştiği anda, benim izlenecekler listemde başköşeye kurulmuştu. Benim için bir dizide onun imzasının olması yeterli izlenme nedenidir çünkü.

Tanıtımlar soft bir romantik dizinin gelmekte olduğu izlenimi uyandırmıştı bende. Yaz sezonunda yayına girdiği için de çok doğru buldum, havasını. Hem öykünün genel atmosferini hem yaratılan karakterleri görmek adına, merakla bekliyordum ilk bölümü.

Ana çerçevede klasik bir zengin erkek – fakir kız öyküsü görüyoruz. Ancak çatışma bundan çok karakterlerdeki zıtlığa ve ilişkilerdeki çetrefilliğe dayandırılmış gibi duruyor. Alıştığımız üzere karşısındaki adamın zenginliğinden rahatsızlık duyup “Ayrı dünyaların insanıyız” havasına giren bir kadın yok karşımızda. Aksine Ferit’in nüfuzundan ve konumundan çok, kişiliğine takmış bir Nazlı var. Bu anlamda alıştığımız klişeye farklı bir yerden giriş yapılmış bana kalırsa. Diğer taraftan Ferit’te de bir sınıf ve statü ayrımını hissetmedim. Bu da konunun “ayrı dünyalar”dan çıkıp karakterler çelişkisine dayandırılmasını sağlıyor.

İlk bölümde Nazlı’yı Ferit’e kıyasla daha net tanıyabildik. Ana kahraman olması dolayısıyla da bu, doğal olandı. İlk izlenimim iyi çizilmiş bir karakter Nazlı. İdealleri olan, işini iyi yapan, sorumluluk sahibi ama sıkıcı ve tekdüze değil. Canlı ve sıcak bir kadın… Hayatında bir gizem yok, geçmişinde bir sır yok gibi görünüyor. Şu an tek defosu kız kardeşi…  İlerleyen bölümlerde kız kardeşinin yol açtıkları Nazlı’yı zaman zaman çıkmaza sokacak gibi görünüyor. Asuman, daha ilk bölümde “hırsızlık” yaparak yaratacağı sorunların önizlemesini verdi, bile. Üstelik çok da kontrol edilebilir, yola getirilebilir gibi durmuyor. Büyük ihtimalle Nazlı’nın hayatındaki kambur, o olacak. Böylelikle de “mükemmel” Nazlı görüntüsü kırılacaktır.

Ferit hakkında ilk bölüm bize sadece ipuçları verdi. Düzen takıntısı, kuralcılığı, mesafeli tavrı ve işkolikliğinin yanında, annesiyle ilişkisine bakınca geçmişten gelen bir aile problemi seziliyor. Diğer yandan yeğeniyle çok sıcak ve doğru bir bağı var. Çocuklarla iletişim kurabilmek önemli bir kişilik ipucu… Bu da sevgi duygusuna çok uzak olmadığının işareti… Ablası ve arkadaşlarıyla da ilişkileri düzgün görünüyor. Anlaşılan Ferit kendi küçük çevresinde mutlu ama dış dünyaya kapalı bir adam. Muhtemelen geçmişinde birden fazla gizem, mutsuzluk ve travma var. Bunu da soğuk ve ulaşılmaz bir tavırla perdeliyor. Eğer bilinçli yapıldıysa Nazlı’ya yazdığı notlarda sürekli büyük harf kullanıyor oluşu da bunun göstergesi. Sanal ortamdaki yazışmalarda “kabalık” olarak kabul edilen sürekli büyük harf kullanımı, psikolojik olarak da “kibirlilik” ifadesidir. Nazlı’nın sıcak ve sevimli bir üslupla yazdıklarına buz gibi ve daima büyük harf tercih edilerek verilen yanıtlar bana kalırsa çok hoş bir detay olmuş.

Yine Ferit’in kişiliğiyle bağlantılı dikkatimi çeken bir başka ayrıntı da “mavi”ydi. Hem giysi seçiminde hem ev dekorasyonunda çok yoğun mavi çarptı gözüme. Hatta biraz fazla yoğun… Mavinin bir olumlu bir de olumsuz boyutu vardır. Bir yanıyla otorite, güven ve dinginlik ifade eder; diğer yandan yalnızlık ve depresyon rengidir. Bu iki boyutu da Ferit’le çok uygun düşüyor. Renk seçiminin bu nedenle çok anlamlı ve doğru olduğunu düşünüyorum. İlk bölümde karşılaştığımız Ferit, buzdağının görünen tarafı. Suyun altında bambaşka ve çok derin bir adam yatıyor.

Ana kahramanlar dışında yan karakterlerin öykülerine ve olayla ilintilerine de ilk bölümde değinilmesi gerektiğinden yer yer kurguda dağılmalar oldu. Özellikle Alya ve Deniz’le ilgili bölümler bütünün içine tam oturmadı. Bilhassa Deniz’in ağırlığının giderek artacağı düşünülürse ben onu ilk bölümde biraz daha iyi tanımak isterdim, doğrusu. Alya karakteri de eğer ilerleyen bölümlerde kurguya iyi oturtulmazsa, işlevsiz kalacak diye endişeliyim. Ancak yine de hızlı akan ve dikkati pek dağıtmayan bir ilk bölüm izledim.

 

 

Bölüm finali, Nazlı ve Ferit ilişkisini başka bir yere taşıyor ve Ferit’i iyice negatif gösteriyor gibi görünse de ben tanıtımı izledikten sonra o sahnenin Nazlı’nın rüyası olduğunu düşünüyorum. Hafif bir ters köşeyle Ferit’in izleyici gözünde aklanacağını umuyorum.

Castta benim gözümü pek yoran ve “olmamış” duygusu uyandıran isim yoktu. Bazılarıysa özellikle çok yakışmıştı role. Bulut’ta Alihan Türkdemir’e bayıldım, tek kelimeyle. Mert Yavuzcan’ı çok severim ve Demir’de de çok beğendim, enerjisini. Necip Memili, Balamir Emren ve Öznur Serçeler de bence çok doğru seçilmiş isimler olmuş.

Özge Gürel’i ilk kez izliyorum. Nazlı’yı iyi anladığını ve doğru yansıttığını düşünüyorum. Ona çok hoş ve sempatik bir hava katıyor. Bölüm boyunca temiz bir oyunculuk çıkardı ve Nazlı’yı hemen alıp evimizin kızı yapmamızı sağladı. Özge Gürel – Can Yaman uyumunu da sevdim. Öykü ilerledikçe daha da sıcak bir ikili oluşacağını düşünüyorum.

Sevgili Can Yaman’a gelince… Bu dördüncü dizi… Birbirinden apayrı dört farklı kimlikle izledim ben onu. İtiraf etmek gerekirse canlandırdığı karakterler içinde bana en uzak olan Ferit… Genellikle onun canlandırdığı kimliği hemen alır bağrıma basarım ama Ferit için epey çaba sarf etmem gerekecek. İlk bölüm Nazlı’nın sempatikliğine tezat oldukça itici bir Ferit görmemiz gerekiyordu ve fazlasıyla gördük de… Ancak Ferit derinliği olan bir karakter ve benim bildiğim Can Yaman, onu oya gibi işler. Ferit’i benim için bile itici hâle getirmeyi başardıysa bölümler ilerledikçe hayranlıkla izlenecek sahnelere imza atacaktır.

Her yeni karakterde olduğu gibi bu defa da onu ilk kez izliyor duygusu yaşıyorum. Tamamen yabancılaştım ama şunu söyleyebilirim Ferit’e çok ama çok yakışmış. Can Yaman oyunculuğunun en sevdiğim yanlarından biri, kendini tekrarlamamasıdır. Bu kez de yepyeni bir genç adam var karşımda. Bölümler ilerledikçe, onu tanıdıkça ne zaman ne yapacağını, nasıl davranacağını kestirebilir hâle geleceğim, sanırım. Şu an sadece Ferit’le tanışma şaşkınlığı yaşıyorum.

Dolunay’ı izlemeye Can Yaman için başladığımı itiraf etmiştim. İlk bölüm bittikten sonra sıcak, insanı yormayan ve rahatsız etmeyen, keyifle izlenen hoş bir etki bıraktı bende. Kurgu sağlam olur, lüzumsuz oyalamalara gidilmez ve tekrarlara düşülmezse zevkle izlenir. Bir de beklentimi dile getirmek istiyorum, izninizle: Çok stabil ve steril yaşamasına karşın Ferit, özünde yoğun ve çok duygusal bir adam izlenimi veriyor bana. Bu tarz bir adam, sıra dışı ve tamamen özgün bir âşık olacaktır. Soğuk ve itici Ferit’in bambaşka bir adama dönüşmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

Dolunay’da katkısı ve emeği geçen herkesin yüreğine sağlık. Ekran ömrü uzun, şansı bol olsun.

 

 

Exit mobile version