Site icon Dizifilm BiZ

Buzlanmış Aynalar Çirkin Gösterirdi İnsanı…

                                                                                          Yazar: Ayşe KUTLUHAN

Aslı ve Ferhat sahneleri azdı, çok hızlı akıp geçti diyenlerin yanı sıra gelmiş geçmiş en iyi bölümlerden biri, bu bölümdü benim nazarımda. Tabii ki herkesin fikrine de düşüncelerine de saygım sonsuz.  Zira bu dizi sadece içinde aşk barındıran bir hikâyeyi konu almıyordu. Kalbi küçük yaşta kırılmış, bütün masumiyetini çocukluğunda bırakmış, hatta ve hatta onu orada gömmüş bir adamın karanlık hikâyesi ve o karanlığa adım adım sızıp ayna olan bir kadının hikâyesi bu…  O kadının aşk yolunda ilerlerken kendi aydınlığını feda etmesinin hikâyesi bu…  Bir aşk uğruna bütün çocuklarını farklı bir tarafa savurmuş, onlarda var olan anne figürünü tamamen öldürmesine rağmen asla onlardan vazgeçmemiş bir annenin hikâyesi bu…  Kendi hayatı uğruna oğlunun hayatını mahveden, masum bir çocuğun içinden azılı bir katil çıkaran bir babanın hikâyesi bu…  Anne ve ağabeyi ile yaşamasına rağmen içinde yaşadığı sevgi ve ilgi açlığı yüzünden ciğeri beş para etmeyen bir adama kanan genç bir kadının hikâyesi bu…  Hayatında büyük anlam ifade eden ağabeyinin siyaha karıştığını izlerken babasının öğrettiği doğruluktan vazgeçmeden yaşayan ama bu yolda bütün ailesini kaybeden bir savcının ve ona sonsuz destek veren nahif bir eşin hikâyesi bu…  Hayatı boyunca annesi tarafından hiç taktir alamayıp sürekli aşağılanıp küçük görülen iki kardeşin hikâyesi bu… Eğer bu açıdan bakarak seyrederseniz bu hikâyeyi; bölüm ne kadar muhteşem işlenmiş, net görmüş olursunuz… (Fonda ‘’Candan Erçetin – Kırık kalpler durağı,’’ tüm karakterlere uygun…)

 

’Hiç yakıştıramadım sana…’’

Henüz ağabeyini kaybettiğini idrak bile edememişken rüyasına giren ağabeyinin kırgınlığı ile uyandı Aslı rüyasından. Üstelik sorduğu sorusuna cevap bile alamadan… Daha birkaç gün önce ağabeyinin serzenişine kapılarını kapayıp, kulak tıkayan Aslı’nın suratına okkalı bir tokat gibi çarptı rüyasındaki bu cevapsızlık. Kendini Ferhat’a ayna adamışken ona kendini gösterecek bir ayna ararcasına sıçradı yataktan… Geçmişten bugüne kadar yaşadıklarını sorgularken buldu kendini bir anda. Ve evet rüyasında baktığı o eller insan hayatı kurtaran bir doktorun elleri değildi artık. İstemeyerek de olsa çok şeye karışıp bir nebze de olsun kirlenmişti artık. Tam da Ferhat’a dediği gibi; bir şeyler oluyordu ama olan neydi, bilmiyordu… Ta ki birkaç dakika sonra kurşun seslerine kulak tıkayıp arkasında bıraktığı cesetlere soğukkanlılıkla bakana kadar… 

 

’Korkmadım. Korkmadığım için korktum…’’

Gördüğü rüyadan sonra yaşadığı olayı soğukkanlılıkla atlatması korkutmuştu Aslı’yı ve bana göre Ferhat’ı da ki ‘’Sesin neden böyle tuhaf?’’ diye sorma gereği duymuştu. Aslı, Ferhat’a ayna olmaya çalışırken kendi aynaları kırılmaya başlamıştı art arda. Buzlanmış aynalar çirkin gösterirdi insanı; Ferhat aydınlığı Aslı da bulmuşken onu nasıl kendi bataklığına soktuğunu fark etmişti. Aydın kalmalıydı o. Işığı sönmemeliydi ki kendisine de ışık tutsun.  Zira ikisi de karanlık kalırsa bu bataklığın ucundaki o mum da mutlaka sönerdi bir gün… Ferhat kendi de kabul etmişti artık Aslı ile birlikte dilini bilmediği bir ülkede kaybolduğunu. Onun da dediği gibi silah tutup kurşun sallamaktan kalbine fırsat vermeye hiç vakti olmamıştı. Gücüne, görüntüsüne âşık değil benim nazarımda; imrenenler dışında kimse kalbine dokunmaya cesaret edememişti Ferhat’ın. Ama Aslı, silahın namlusundan kurtulup kendi eceliyle savaşıp ulaşmıştı Ferhat’ın kalbiyle beraber içinde az da olsa masum kalan o şeylere. Güçlüydü Ferhat ama güçsüzdü, söz konusu Aslı olduğunda… Cesurdu Ferhat ama korkaktı, söz konusu sevdası olduğunda… Geçmişten kalma kırık kalbi ile tek, yalnız, sadece emekleyebilmeyi öğrendi bu zamana kadar Ferhat. Aslı onun elinden tutarak, yürümeyi öğretti. Aslı onun anılarına dokunarak konuşmayı öğretti. Aslı onun yaralarını severek iyileştirmeyi öğretti. Aslı Ferhat’a, o dilini bilmediği ülkede en büyük rehber oldu. Sabırla ve sevgiyle canı yana yana kendine rağmen, ağabeyine rağmen Ferhat’ın kalbine sevda, sırtına güven oldu… Şimdi bu yolda ilerlerken Aslı yolunu kaybetmiş bir şekilde buldu kendini. Karanlığa ışık tutmaya çalışırken kendi alışmıştı o karanlığa. Ferhat Aslı’nın bu karanlığa alışmasına izin verir miydi, ilerleyen bölümlerde göreceğimizi umuyorum. Benim fikrimi sorarsanız, vermez… Aslı bu saatten sonra asla Ferhat’tan vazgeçmez. Zira artık ondan başka kaybedecek kimsesi kalmadı. Ama Ferhat, Aslı gitmek isterse onu durdurur mu, emin değilim. Her ne kadar istemesek de Namık Emirhan söylediği sözlerde haklıydı. Haklı olduğu için Ferhat sustu, hiçbir şey diyemedi. Aslı onların dünyasına ait değildi ve dolaylı olarak bile olsa ağabeyi Ferhat yüzünden ölmüştü…

 

UFAK NOTLARIM:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Seyrettiğim bu şahane bölüm için emeği geçen herkesin yüreğine sağlık diyorum. Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

Exit mobile version