Benim Yerimde Olsan (İyi Günde Kötü Günde,2.bölüm)
Ayca Akman
YAZAR: TUĞÇE TUĞLALIKLI
İyi Günde Kötü Günde’de geçen bölümü, yılın düğününü organize etmek için gittiği toplantıda karşısında adını dahi duymak istemediği insanı görmesiyle büyük bir şoka giren Leyla ve “İşte şimdi bittim ben!” korkusuyla Leyla’ya bakakalan Sarp’la noktalamıştım.
Bir zamanlar sevdiği, birlikte bir hayat kurmak istediği adamı yıllar sonra hem de onun düğün hazırlıkları için yapılan toplantıda bir kez daha karşısında gören Leyla darmadağın oldu. Burada yanlış anlaşılmak istemem. Leyla, Sarp’a olan aşkından ya da ilgisinden dolayı bu kadar sersemlemedi. Ona hayatının en büyük travmasını yaşatan adamın bir başkasıyla mesut bir hayat kurması için düğününü organize etmesi gerekecek. Şimdi itiraf edelim, böyle bir durumla kim karşı karşıya kalsa bir dağılırdı. Yine de Leyla’nın durumu iyi toparladığını düşünüyorum. Şahsen ben olsam “Yeter, bu kadarı da fazla!” diye Sarp’a doğru uçuşa geçmiştim. O ise sadece kısa bir süre sendeledi ancak sonrasında masadaki yerini aldı. Toplantı masasında otururken onun gördüğü hayali de bir komedi unsuru olarak algılamadım ben. Leyla’nın içindeki ateşin dışa yansımasıydı o. İçindeki kız aslında dışarı çıkmak istiyor. Geçmişin hesabını sormak, bana bunu neden yaptın diye sarsmak istiyor Sarp’ı; yapamıyor, olmuyor çünkü karşı taraf “Geçmişte kaldı!”diye kestirip atmaktan başka bir cümle kurmuyor. Leyla o sorunun cevabını bulamadıkça asla huzurlu olmayacak. Ne kadar kaçarsa kaçsın, görmezden gelmeye çalışırsa çalışsın içinde bir yerlerde o soru ruhunu kemiriyor. Nasıl bu hâle gelmesin ki? Bu hesabın kapanması gerekiyor bir şekilde, o sırrın üstündeki perde kalkmadığı sürece mesele yarım kalmaya mahkûm. Leyla’nın ruhu da öyle…
Leyla tam beş yıl sonra yine aynı yerde. Bir yanda hayatını mahveden adam diğer yanda kariyeri… Olaylar içinden çıkılmaz bir hâl aldıkça da kaçmak istemeye başladı. Evde oturup kedi videoları izlemesi, kendini mutfağa kapatıp hamurla kavga ede ede simit yapması hep o kâbustan uzaklaşma isteğinden. Beş yıl önce yaşadıklarını atlatamasa da işine bağlanıp hayata bir şekilde devam edebilmişti. Şimdi o beş yıllık mücadele sıfırlandı ve terk edildiği günün acısı yeniden su yüzüne çıktı. Üstelik bu kez işi de tehdit altında ve kendini dört bir yandan Sarp’la kuşatılmış buluyor. Sarp’ın dönüşü başlı başlına bir mesele ama şu anda işi de ne yazık ki Sarp’ın ta kendisi. Bu yüzden de her şeyi bırakmaya karar verdi. Bunun sebebi, Sarp’a hâlâ âşık olması değil. Leyla, ondan tam anlamıyla nefret ediyor; görmeye, sesini duyma bile tahammülü yok, bunda da çok haklı. Hayatını mahveden adamla sürekli bir arada bulunup burun buruna çalışmak istemiyor, doğal olarak. Ayrıca Aslıhan, Melisa ve ailesi de onu sıkıntıya sokmaya başlayınca da tası tarağı toplayıp kendini kurtarma yolunu seçti.
Ortalık bu kadar karışınca bir de üstüne Leyla’nın ruh hâli eklenince yıllardır emek verdiği işinden vazgeçmek istedi Leyla. Bu kararı vermesine verdi ama bunu bir türlü Aslıhan’a söyleyemedi. Hem şartlar oluşmadı hem de bunun için sağlam bir sebep göstermesi gerekiyordu. Aslında ayak üstü bahane üretip, arkasını dönüp gidebilirdi. Çok da zor olmazdı amaaaa karşısında Arda olsaydı eğer. Onu ikna etmesi de kandırması da daha kolay olabilirdi ancak Aslıhan öyle bir kadın değil. Mutlaka bunun arkasında bir sebep olduğunu anlar ve üstüne gitmesi sadece saniyeler alırdı. Bu sebeple ona ikna edici bir sebep sunmak zorundaydı. Leyla’nın çok geçerli bir sebebi var aslında ama bunu Aslıhan’a söylemesi mümkün değil, söyleyemedi de zaten. Durum böyle olunca da Melisa ve Sarp ile birlikte düğün için mekân bakmak zorunda kaldı. Bu her anlamda sinir bozucuyduonun için. Melisa’nın anlattığı adamı tanımıyor oluşu asabını bozuyor Leyla’nın. Melisa’nın öve öve bitiremediği o sorumluluk sahibi, sevdiklerinin yanında duran adamın başka bir yüzünü biliyor ve Melisa ona bu peri masalını anlattıkça içi içini yiyor. Öte yandan Leyla düğününde terk edilen bir kadın. Onun için bu işi yapmak bile büyük meseleyken bir de onu bu hâle getiren Sarp’ın düğününü organize etmek zorunda kalması, üstüne bir de onun gözünün içine baka baka başka bir kadınla ilgilenmesini izlemek kimin olsa zoruna gider. “Ben bunları hak etmedim, bana neden bunları yaşattın?” diye sorar insan. Sarp’ın Melisa’ya yüzük taktığı anlarda akan tek damla gözyaşı ve sonrasında gözlerinde gördüğüm öfke, tüm bu anlattıklarımı doğrular nitelikteydi. Leyla’nın yerinde ben olsaydım eğer böyle bir şeyi sanırım asla yapamazdım. Hem bu kadar acı çekip hem de asla kendinden ödün vermeden sakin ve güçlü bir şekilde dimdik ayakta durabilmesi bir kadın olarak beni çok etkiledi.
Leyla aslında çok güçlü bir kadın. Sarp ile karşı karşıya kaldığı anlarda kendini kontrol edebiliyor. Senin için acı çektim, yıkıldım, mahvoldum moduna girmiyor hiç. Onun karşısında hep dik duruyor. En ufak bir olayda bile bu böyle. Mesela arabaya tekme atmaya çalışırken düşüp yaralandığı halde Sarp’a karşı kalkanını asla indirmedi. Onun yardım etmesini kabul etmedi, kendi yarasını kendi tedavi etti, evine bırakmasına bile izin vermedi. Bugüne kadar ne yaşadıysa hepsinin tek başına üstesinden gelmiş Leyla. Onun ne Sarp’ın ne de başka bir erkeğin yardımına ihtiyacı var. Hele hele Sarp gibi sanki karşısındakini düşünüyormuş edasıyla sadece kendini düşünen birinin yardımına hiç ihtiyacı yok. Leyla böyle demedi ama benim içimde kalmasın:))
Sarp Karasu! Ahh ahh, neler neler demek istiyorum bir bilseniz. Sarp’ı bana üç kelimeyle anlat deseniz size derim ki: Korkak, bencil ve yalancı! Biraz ağır gelebilir size ama benim de gerekçelerim var. Eğer sadece Melisa ve yeni hayatı için böyle davransaydı sebebini bilmiyorum, derdim de kendisi yıllar önce de böyleymiş. Leyla’yı sevdiğini söylerken ona annesiyle ilgili yalanlar söylemiş ve onu kandırmış. Sadece sevgili olsalardı ve Sarp zamanla ben bunu anneme kabul ettiririm, bahanesinin arkasına sığınsaydı bir nebze anlardım da… İnsan evleneceğim dediği kadına yalan söylemez ve bu konu benim için tartışmaya kapalı. Geçmişte de sorumluluk almayan Sarp’ta gram değişim yok. O zaman ailesine söylemeye korktu şimdi de yaptıklarını Melisa öğrenecek diye korkuyor ve yeniden sorumluluğu Leyla’ya yüklüyor. Kendisi olduğu yerde duracak, kız istifa edip adım adım kurduğu dünyasını yerle bir edecek. Neden? Sarp Bey’imiz öyle istiyor diye… İnsan durur ve düşünür: Ben bir sebepten bu kızın hayatını berbat ettim, bari şimdi elimden geldiğince toparlayayım der. Tabii bencil olmayan birisi belki derdi ama Sarp Karasu demez! Leyla ne yaşıyor umurunda bile değil. Yine bir şeylerden vazgeçen, ödün veren kişinin Leyla olmasını istiyor. Arada üzülüyor belki ama direkt odakta kendisi var.Ben bu işten yakayı nasıl sıyırırım, derdinde. Ona bir şey olmasın, düzeni bozulmasın da kime ne oluyorsa olsun pek de önemli değil onun için.
Sarp baktı ki istediğini Leyla’ya yaptıramıyor çareyi Leyla’yı Aslıhan’a şikâyet etmekte buldu. Hiçbir suçu, günahı olmayan bir kadını sen patronuna şikâyet edemezsin! Ha ediyorsan da çok ama çok geçerli bir nedenin olmalı. Sadece bizimle çalışmasını istemiyorum, diyemezsin mesela. Bunu diyebilmen için kadının bir hata yapmış olması gerek ama yapmadı. Peki, o zaman sırf geçmişte yaptığın şey yüzünden sen birinin ekmeğiyle nasıl oynuyorsun? Ben ömrümce bana dokunmayan yılan bin yaşasın, aman benim rahatım bozulmasın da kime ne olursa olsun diye yaşayan insanları anlayamadım. Nereden bakarsam bakayım şu durumda ben Sarp’ı da yaptıklarına da bir türlü anlam veremiyorum ve hikâye bana bunun için geçerli bir neden vermiyor. Kimse kusura bakmasın ama Leyla’yı havuza ittiği sahnede oldukça itici geldi bana Sarp. Hangi amaçla yaptığını anlamak da oldukça güç. Nişanlın havuza düşmüş yahu, gir de bir kurtar değil mi? O ne yaptı? Melisa’nın arkasından Leyla’yı da itti. Eğer Leyla’nın Melisa havuza düştüğü için güldüğünü görüp böyle bir şey yaptıysa gerçekten saçma bir neden bu. Koskoca adama yakışmayan bir hareket ve ne olursa olsun Leyla, havuza düştükten sonra ki o yüz ifadesi asla kabul edebileceğim bir ifade değil. En azından Leyla’nın çizdiği sınırın gerisinde durmasını beklerdim, en azından bu kadarcık bir kibarlık bir ince düşünceyi görmek isterdim.
Sarp hem Aslıhan’a şikâyet hususunda hem de düğün mekânındaki hareketleriyle sınıfta kaldı benim için. Eğer geçmişte, Leyla ile düğün günlerinde, o kapıda görünen siluetten şöyle sağlam bir gerekçe çıkmazsa Sarp’ı mazur görebileceğimi hiç sanmıyorum.
Aslıhan’dan Sarp’ın düğünü başkasına vermesini istediğini öğrenen Leyla’nın soluğu Sarp’ın kapısında alıp ondan hesap sorması kaçınılmazdı. Sarp, yine onu dinlemeyip onun arzularını yok sayıp her şey kendi dilediği gibi olsun istiyor çünkü bencil bir adam. Leyla’ya “Düğünümü mahvetmeni istemiyorum.” dedi ama Leyla’nın zaten böyle bir düşüncesi yok. Fırsatı olsa bir dakika bile durmaz, işi devredip çeker gider. Eğer biraz başkalarının yerine de düşünmeyi başarabilirse, en azından bir parça Leyla’yı anlayabilir diye umuyorum.
Yazımı bitirmeden önce Melisa’ya bir ufacık değinmek istiyorum çünkü Sarp ve Leyla’nın geçmişi ortaya çıkınca şüphesiz ki bundan en çok etkilenecek olan kişi Melisa olacak. Melisa ailenin şımarık ve üzerine titrediği küçük bir kızları ancak bu kadarla sınırlı değil. Sarp’a fazlasıyla bağlanmış vaziyette. Bugüne kadar araştırmadığı adamın geçmişini merak etmeye başladığında o şen kahkahalar atan, pozitif kızın içinde başka bir kadın gördüm ben. Yüzüğünü kaybettiğinde kendinden geçen, abisinin kollarının arasında “Ya başkasını seviyorsa…” diye korkudan tir tir titreyen bir kadın gördüm. Şimdilik çok büyük konuşmak istemiyorum ama Arda’nın kız kardeşine söylediği cümleyi de hatırlayınca bu mazi ortaya çıktığında ben Melisa’dan normal bir tepki beklemiyorum, belli ki onun, ailenin de bildiği geçmişten gelen bazı takıntıları var. Hele hele Sarp’ın da ilgisi de kaymaya başlarsa işte o zaman ortalık toz duman olur gibi görünüyor.
Sarp dört koldan Leyla’dan kurtulmaya çalışadursun hayat ona bambaşka bir sürpriz hazırladı. Leyla ile yaşadığı tartışmanın ardından kızın bayılması yetmezmiş gibi bir de Melisa çıkageldi. Sarp adına üzüldüm diyemeyeceğim. Şimdi otursun tek tek ayıklasın pirincin taşını, ben de keyifle izleyeyim.
Tüm ekibin emeklerine sağlık, haftaya görüşmek üzere.