Site icon Dizifilm BiZ

Beni Böyle Sev (Doğduğun Ev Kaderindir,15.bölüm)

YAZAR: Şehriban Simay DEMİR

Her insanın değişebileceğine inananlardanım ben. Kim ne derse desin bu insanın isteğine bağlı bir şeydir çoğu zaman. Bazen sevdiklerimiz ve kendimiz için bazense düşmanlarımız yüzünden değişiriz.Peki ya karşımızdaki bizi değiştirmek istiyorsa, bizi biz yapan her şeyimizi bizden söküp atmak istiyorsa? İşte o zaman ya benliğimizden ödün verir mutsuz bir yaşam sürmeyi seçeriz yahut karşımızdakinin bizi anlaması için uğraşıp dururuz.

Daha önce Mehdi’nin aşkı, sevgisi Zeynep’i değiştiriyor, içindeki gücü ortaya çıkarıyor demiştik. Fakat tüm bunlar onun isteğiyle oluyordu, bir dayatma yahut bir zorlama olmaksızın sadece güven ve sevgiyle onu var eden özelliklere dokunmadan yenileniyordu, Zeynep. Artık ayakları üzerinde duran, okulu bitirmiş, hayalindeki işi bulmuş ve eşi tarafından çok sevilen bir kadın o. Tüm bunların verdiği güvenle, Mehdi’den önce savrulup duran Zeynep şimdi içindekileri seslice haykırabilecek duruma geldi. Yeri geldiğinde Müjgan’a, Mehdi’ye hatta daha yeni tanıdığı patronuna karşı bile dik durabiliyor. Evet, bu olumlu bir gelişme ama hala tökezlediği noktalar, kendi olma yolunda atması gereken adımlar var; işi ve ailesi arasında öncelik sıralaması yapmakta zorlanıyor oluşu başta olmak üzere. Mehdi’nin sevgisi, elde ettiği başarılar onda özgüven oluştursa da tanımadığı bu sevgi türü, bu kez onun ben merkezci davranış göstermesine neden olmaya, olaylar karşısında kendini odağa almasına sebep olmaya başladı.Onda oluşan bu durumun temelini eskilerde aramak lazım aslında. Zeynep, zamanında sevgiyi sadece çevresindeki kadınlardan almış ve bu sevgiyle etrafındakileri yönetmeye alışmış biri. Şimdi ilk kez abisinden sonra başka bir erkeğin kıymetlisi.Bilinçli olmasa da devamlı bu yolla istediğini alan Zeynep, bunu ona verilmiş bir hak sayıyor ve farkında olmasa da bunu Mehdi’de de yapmaya çalışıyor. O Mehdi’yi anlamak yerine onu istemediği bir şekilde değiştirmeye, yönetmeye, olmadığı biri gibi davranmaya zorluyor. Onu yontmaya, kendine uygun, tabiri caizse yanına yakışan biri hâline getirmeye çalışması üstelik de bunu onun sevgisine sığınarak yapması bence çok acımasızca. Halbuki Zeynep onu mahallenin abisiyken sevmemiş miydi? Bu hâliyle kabullenememiş miydi? Ben başta, Zeynep onun karısı, şiddete başvurmamasını istemek onun en doğal hakkıdır diye düşünmüştüm hâlâ da o noktadayım ama Zeynep’in tek istediğinin bu olmadığını; aynı zamanda Mehdi’yi tanımlayan, varlık veren her şeyi yani “ceketini” sırtından çıkarıp atmasını da istediğini fark ettim. O, mahalle abiliğini bıraksın istiyor. Mehdi o mahalle dışında var olamaz ama Zeynep bunu bildiği hâlde görmezden geliyor. Bırakın görmeyi bunun onun için ne kadar değerli olduğunu anlamaya çalışmıyor bile.”Kendi hayallerimi değersizleştiremem.”diyen birinin en sevdiğinin emeklerini yok sayması ne acıdır. O karşısındaki herkesle empati kursa da Mehdi’de bunu yapamıyor. Sultan’a “Burhan’la Mehdi arasında ne var?” diye sordu, onların eskiden arkadaş olduklarını öğrendi ama ne oldu da bu hâle geldiler diye sorgulama ihtiyacı hissetmedi bile. Çünkü ona göre Mehdi,  Burhan’ı babasının suçuyla yaftalıyor, tıpkı herkesin zamanında Zeynep’e yaptığı gibi. Neticede, Burhan haklı, Nuh da öyle Zeynep’e göre… O, herkesi anlar hak verir, sıra Mehdi’ye gelinceyse susar kalır!

Geçen hafta Zeynep sürekli beni anla, diyordu Mehdi’ye, bu haftaysa Mehdi kendini doğru ifade etmek için çabaladı durdu, “Beni doğru anla!” ondan en sık duyduğumuz şey oldu. Onu kovulduğu için teselli ederken Burhan meselesinde uyarırken yahut Nuh hakkında yakınırken Zeynep’e kendini asla ifade edemedi çünkü karşısında anlamaya niyet etmiş biri yoktu. Aslında baktığımızda bu ilişkide empati yapmaya çalışan, destek olmak için çabalayan hep Mehdi oldu çünkü Mehdi’nin sevgi anlayışı bu, tavizi fedakârlık olarak görmüyor. Zeynep’i gözünden sakınacak kadar çok seviyor, onun için gerektiği yerde taviz vermekten çekinmiyor. O mahalleli kafasıyla yaşayan, öyle büyümüş biri olsa da Zeynep için bu davranışlarını törpülüyor. Mesela sırf Zeynep istedi diye hiç düşünmeden Emine olayında “ona destek çıkarız, arkasında dururuz”diyebildi. Müjgan’ın söylediklerinin aksine Zeynep’i tanıdığı günden beri işi için, aldığı kararlar için arkasında durdu. İkisiyle ilgili tüm kararlarda Zeynep’i kendi özgür iradesiyle baş başa bıraktı. Üstelik Zeynep henüz bilmese de işini geri almasını da Mehdi sağladı. Yani Müjgan’ın dediği gibi; Zeynep evinde otursun, ona çocuk doğrusun, bir dediğini iki etmesin derdinde hiç değil.

Mehdi mahallenin abisi rolünün altında ezilen değil, onunla var olan bir adam. O mahalleyi terk edip bütün bağını kesmesi,kimliğini yok etmesi demek. Şimdi Zeynep onu Mehdi yapan her şeyden vazgeçsin yani sırtındaki “aslan postunu” çıkarsın istiyor. Halbuki şimdiye kadar böyle yetişmiş sadece bunu bilmiş Mehdi, o rolü olmadan bir hiç. Mahalle abiliği Mehdi’ye bırakılmış bir miras. Burhan’ın o mirası ondan almak istediğini kimse görmese de Mehdi hissetti. Ben, Burhan her ne kadar “Değiştim, içimdeki şeytanı ölürdüm.“dese de inanmadım açıkçası. Eğer gerçekten değişmiş olsaydı mahalleye gelmeden Yaldız’ı araştırmaz zayıf noktasını bulmaya çalışmazdı. Üstelik mahalleye geldiğinde yaptığı ilk şey, göze sokar gibi Serhat’ı yanına almak oldu. Mahalleyi satın almaya başlamasına da asla yatırım gözüyle bakamıyorum zira sadece yatırım olsaydı üç katını verip o dükânı almak yerine başka yerlere yönelebilirdi. Burhan parsel parsel mahalleyi alırken ikinci durağı Nuh’un kahvesi oldu. Mehdi bunu öğrendiğinde tepki verse de bu konuda ikisi de kendi açılarından haklı. Nuh  henüz Mehdi hissetmese de değişti. Emine’nin gidişinden sonra eski Nuh da kendine yeni bir hayat istedi ve ilk iş baba yadigârından kurtulma karar verdi, sonra da Cemile’ye içini açtı. Eskiden olsa, “Mehdi’nin kardeşi  benim de bacımdır.” der yan gözle bile bakmazdı oysa şimdi çok farklı… Mehdi’nin bakıp da göremediği bu. Nuh, hislerini Mehdi’yle paylaştığında Mehdi onu ciddiye almak yerine söylediklerini kulak ardı edip hafife almasaydı değiştiğini görebilseydi belki her şey çok farklı olurdu. Nuh’un dükkânını en çok parayı verene, dolayısıyla Burhan’a satmış olması Mehdi’ye göre can düşmanıyla el sıkışmak demek ve Nuh bunu yapacak son kişiydi çünkü onun kardeşiydi. Sattığı sadece dükkânı değil aynı zamanda sadakatiydi çünkü!

Burhan’ın geri gelişi, Zeynep’in onu değiştirme çabaları, Nuh’un ihaneti Mehdi’yi yeterince huzursuz etmişti zaten. Tüm bunların üstüne bir de onu Müjgan’la gören Mehdi, tahminimce Burhan’ın ekmeğine yağ sürdü ve hiç karşılık vermeyen Burhan’a saldırdı. Bakalım önceliklerini belirlemede hâlâ sıkıntı çeken Zeynep’le,  mahalle abiliği ile sevdiği kadın arasında sıkışıp kalan Mehdi nasıl toparlanacaklar.

Haftaya görüşmek üzere…

Exit mobile version