Yazar: Sinem ÖZCAN
Çizdiği karakter özünde bir sokak çocuğu… Serseri ve gözü kara… Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğinizde ise duygusal ve çok yalnız bir adamla karşılaşıy
Bölümü Mert açısından dört farklı duyguyla değerlendirmek mümkün. Melek’in vurulmasından ölümüne dek süren “korku ve acı”, Celal’in adamı olduğunun ortaya çıkmasıyla yaşadığı “çaresizlik ve aşağılanma”, polislikten atılması ve Melek’in kaybının doğurduğu “yalnızlaşma” ve Melek’in intikamını almak için tetikçiyle Kudret’in peşine düştüğündeki “öfke”… Bütüne şöyle bir baktığımda hepsi de zor ve şiddetli duygular, her biri için aynı psikoloji içinde farklı yorum gerekiyor. Üstelik duygu geçişlerinde çok dikkatli olmak gerek. Bir önceki etkiyi yok etmeden izleyiciyi alıp bir başka zeminde aynı düzeyde etkilemek lazım ve bu zorluğu öyle büyük bir başarıyla aşıp geçti ki Aras Bulut İynemli, ifadenin tam karşılığıyla ağzım açık kaldı.
İyi oyuncu, yaratıcı olmak zorunda çünkü durumu, duyguyu ve eylemi yorumlaması gerekiyor. Bunu yaparken de bir fark yaratması lazım… Aynı duyguyu herkesten başka vermeyi bilmeli. Klişeden uzak kalmalı, bedenini ve sesini bir enstrüman gibi kullanmalı. Öyle bir profil çizecek ki o karakterle örtüşecek, potluk yaratmayacak, dar gelmeyecek. Bu hafta her anında “İşte, budur!” duygusu yarattı bende Aras Bulut İynemli…
Hele iyice yalnızlaştığı, bu dünyada artık tamamen tek başına olduğunu fark ettiği sahneler, beni benden aldı. O serseri, deli adam bir anda anne kucağına muhtaç, çaresiz ve korku dolu küçük çocuk oluverdi. Sığınma duygusuyla gittiği kapıdan Füsun tarafından geri çevrildiğindeki küskünlük canımı fena yaktı.
Sarp’a “Kaybedecek bir şeyi olmayan bir adama bakıyorsun!” dediğinde gerçekten de gözlerinde artık göze alamayacağı hiçbir risk kalmamış bir adam bakışı yansıyordu. Nitekim Kudret’in elindeki silahı alıp kendi alnına dayadığında o an Kudret’in de ölümün de Mert’in zerrece umrunda olmadığını hissettim. Kudret’in “delilik” diye ifade ettiğini Aras Bulut İynemli “hayattan vazgeçiş” olarak yorumluyor ve öyle vurguluyordu.
Çok zor bir rolün belki de en zor bölümlerini canlandırdı bu hafta Aras Bulut İynemli… Bölüm bitip de etkisinden çıktıktan sonra izleyenler ne düşünmüş diye biraz gezindim internette söylenen “bu tür rolleri” iyi oynadığı… İzninizle bu yorumu hiç paylaşamayacağım: bu tür roller denen şey, canlandırılması en güç karakterlerden biri… Bu kimliği böylesine iyi, böylesine mükemmel yorumlayan bir adam her rolün altından aynı güçle kalkar. “Joker” benzetmesi gördüm bir yerde ki bence en doğru tespitlerden biriydi. Bir oyuncu için oynanması en zor karakter o ve Ar
Bu hafta benim yüreğimde çok güçlü bir rüzgâr estirdi, Aras Bulut İynemli. Emeğine, gönlüne ve gayretine sağlık diyorum.