Yazar: Sinem ÖZCAN
45. Pantene Altın Kelebek Ödülleri dün akşam sahiplerini buldu. Öyle ya da böyle Türkiye’de adından en çok söz ettiren ödüldür, Altın Kelebek. Sektörün de tartışmasız en prestijlilerinden biridir. Her ödül dağıtımında yaşanan, Altın Kelebek’te de yıllardır yaşanır: Ödüller isabetliydi / değildi, filanın hakkıydı / falanca aldı, o geldi / bu gelmedi. Magazinel her durum da magazin meraklıları için önemli bir kaynaktır. Ben bütün bu polemiklere hiç girmeyip sonuçla ilgilenmeyi tercih ediyorum, izninizle.
Adaylar açıklandığı ilk andan itibaren, bu yıl benim için çok özel bir anlamı vardı, Altın Kelebek’in. Sanırım bu yüzden, ilk defa çok büyük merak ve coşkuyla adım adım takip ettim.
Bundan 5 yıl önce onun ekranlarda yeni yeni görünmeye başladığı dönemlerde oyunculuğunu fark etmiştim ve o dönem yazdığım bir yazıda “Bir gün gelecek, ben senin başarılarını iki elimin çıkardığı en yüksek sesle, gururla alkışlayacağım o sahnede.” demiştim. O dönem kast ettiğim, ödül değildi elbette. Filmdi, tiyatroydu kısacası onu keyifle izleyeceğim bir sanat eseriydi, dürüst olayım o zamanlar Altın Kelebek aklıma dahi gelmemişti. İnsan; dileklerine, ettiği dualara dikkat etmeliymiş. Ne zaman, neyin, nasıl kabul olacağını bilemiyorsunuz. Ben şanslıyım sanırım, 5 yıl önceki dileğim benim düşlediğimden de güzel gerçekleşti.
Tabir – i caizse oyunculuğunun bebeklik döneminden beri izliyorum ben Can Yaman’ı. İlk adımlarını, büyümeye başlamasını ve gençliğini… Çabasını, gayretini ve emeğini defalarca dile getirdim. Dün akşam bütün bunların taçlanmasını büyük bir gururla izledim, o sahnede. Yaşadığı ağır rahatsızlığa rağmen duruşuyla, konuşmasıyla, sıcaklığı ve kibarlığıyla aldığı ödüle sonuna kadar layık olduğuna tanık oldum. Sevgili Can, kim ne derse desin sen, aklının ve yüreğinin sesinden hiç ayrılma!
KISA, KISA…
- Bu tarz, büyük organizasyonları planlamak da yürütmek de oldukça zordur. Pantene Altın Kelebek’te de geçtiğimiz yıllarda zaman zaman organizasyon sorunları olmuş ve üzerinde konuşulmuştu. Bu yıl görebildiğim kadarıyla çok daha ciddi ve çok daha iyi organize edilmiş bir geceye ev sahipliği yaptı, Kanal D. Arka planda yaşananları bütünüyle bilemem elbette ama sahnede ve mekânda aksama olmadan ilerledi bütün gece. Özellikle geçtiğimiz yıllarda ekran başındaki izleyiciyi oldukça rahatsız eden, ödülünü alanın törenin sonuna kadar kalmayıp programdan ayrılması sorununu, bu yıl iyi organize etmişlerdi. Salondaki izleyicilerden çıkanlar olduysa da adayların pek çoğu ve ödül kazananlar program bitimine dek salondaydı.
- Modacı değilim, modadan da anladığım pek söylenemez sadece yakışmış mı ortama uymuş mu diye bakarım. Şıklar, rüküşler sıralamaları yapacak konumda değilim yani ama ben Demet Özdemir’e bayıldım o kadar diyeyim. Çok iyi taşıdığı nefis bir giysiyle saçı ve makyajıyla benim için gecenin en “ŞIK” kadınıydı.
- Çukur ve Erkenci Kuş ekiplerinin sıcaklığı beni benden aldı. Kıpır kıpır, coşkulu, çok sıcak ve yaptıkları işe ne kadar yürekten inandıklarını her hâlleriyle yansıtan ekiplerdi. Demek ki huzur, keyif ve içtenlik başarıyı da getiriyormuş.
- Hadise’nin sitemine yerden göğe hak verdim. Maalesef erkek egemen toplumun adaletsizliği hangi kesimden olursa olsun kadına hep engelleyici olmayı sürdürüyor.
- Hakan Altun’un ödülü, Müslüm Gürses’e ithaf etmesini de yürekten takdir ettim.
- Acun’un “Nereden nerelere geldim!” anılarını dinlemesek hele de bu kadar uzun dinlemesek kendi adıma çok memnun olacaktım ama yok yapacak bir şey.
- Bence gecenin en anlamlı anlarından biriydi, Cüneyt Arkın’ın ödülünü almak için salona girmesi. Bütün salonun ayakta karşıladığı usta sanatçı, kalıcı olmakla – günübirlik olmak arasındaki farkın yürüyen kanıtıydı. Sağlıkla uzun yıllar yaşaması dileğiyle…
- Ödülün müzik ayağı, benim pek ilgi alanıma girmiyordu açıkçası. Sadece ödül konuşmalarıyla ilgilenmekle yetindim. Müziğiyle de konuşmasıyla da beni en bunaltan isim, sevenlerinden özür dilerim ama Aleyna Tilki oldu. Sanırım eline mikrofon alan birinden, iki düzgün cümleyi üst üste kurabilme becerisi bekliyorum, işin şov kısmı beni pek ilgilendirmiyor. Yetişkinlik vurgusu yapan bir genç kadının da derdini kısacık da olsa düzgün anlatabilmesini isterdim.
- Aras Bulut İynemli’nin de Özge Özpirinçi’nin de ödül konuşmalarını çok beğendim. Duruşlarıyla aldıkları ödülü ne denli hak ettiklerini kanıtladılar.
- Can Yaman ve Demet Özdemir, ekrandaki uyumlarının hiç de tesadüf olmadığını dün gece bir kez daha kanıtladılar. Dostluğun, birlikte sorumluluk paylaşmanın ve gerçekten partner olmanın ne demek olduğunu dün bir kez daha onlarda gördüm. İkisini de bütün yüreğimle tebrik ediyorum.
Dün gece ödül alan herkesi yürekten kutluyorum. Daha nice güzellikleri yaşamak ve paylaşmak dileğiyle…