Yazar: Sinem ÖZCAN
Melis ve Hakan’ın bir araya gelmesini istediğim kadar Tarık’ın bu ilişkiye tepkisini de görmek istiyordum uzun süredir. Tanıtımlardan bu bölüm, beklentime kavuşacağımı düşündüğüm için çok daha merakla oturdum ekran başına.
Melis, babasının Bahar’la ilişkisine sonuna kadar karşı, malum… Yaşı ve yaşadıkları düşünüldüğünde bu bana çok normal geliyor. Babasından yıllar boyu uzak kalan bir genç kızın Bahar’ı bir tehlike olarak algılaması çok doğal. Tepkisi bana aşırı gelmiyor. Bu yüzden de teyzesinden ve babasından kaçıp soluğu Hakan’ın yanında almıştı, geçen bölüm. Hakan, onu sakinleştiren, onu anlayan ve onu olduğu gibi kabul eden biri çünkü…
O ilk tepkiden son sahneye kadar olup biten ne varsa sebep – sonuç bağlantısı anlamında son derece doğruydu. Melis, babasına çok benziyor. Pire için yorgan yakanlardan o da. Verdiği tepkinin, babasının velayeti almasına engel olacağını düşünmedi bile; hoş, düşünse de o anda kendini tutmasını beklemiyordum ben. Aksine inadına ortalığı kızıştırır ve işi bilerek zora sokardı. İtiraf ediyorum, tam da bu noktada Bahar’ın tavrı gerçekten takdir edilesiydi.
Duygularını zirvede yaşayan ve her seferinde akıllarının değil yüreklerinin sesini dinleyen baba – kızın bir dengeleyiciye çok ihtiyacı var. Bahar’ın soğukkanlı tavrı bunu en azından Melis için sağladı. Tarık, çocuklarının velayetini alana ve Melis’in inadı kırılana kadar en doğrusu Bahar’ın Tarık’tan uzak durması…
Her şey yoluna girecek – ti, Tarık kendisine hediye edilen ikinci şansı doğr
Tarık’ın kızıyla Hakan arasındaki ilişkiyi öğrendiğinde buna tepki göstermesini bekliyordum. Hatta bunun Bahar’la ilişkisi yüzünden Melis’in yaptığına bir rövanş olarak bile düşünmüştüm. Ancak düğüm beklemediğim yerden geldi. Tarık, Hakan’a tepkisinin gerekçesi olarak” Sen bana benziyorsun ve kızımı üzersin!” deyince açıkçası afalladım.
Tarık’ın Hakan’ı doğru değerlendirmediğini düşünüyorum, ben. Tarık’a benzeyen Melis, Hakan değil. Evet, Hakan zor bir adam ama kontrolsüz değil. Üstelik Tarık’a göre çok daha akılcı ve sağlamcı. Anlık kararlar vermiyor ve verdiği kararların sağlam gerekçeleri var. Öfkeli mi? Evet ancak Tarık’ınki gibi gözünü kör eden bir öfke değil. Hakan, son anda bile olsa durmayı biliyor. İkincisi Tarık, ne kadar sevsem de, sorumsuz bir adam. Şimdi bunu değiştirmeye çabalıyor gerçi ama geçmişte yaşadıkları bu özelliğinden kaynaklanmış. Hakan ise tam tersi, sadece kendi hayatının değil çevresindeki herkesin sorumluluğunu sırtlıyor.
Her baba, kızı mutlu olsun ister, üzülmesin ister, kızına kimseleri layık göremez ama kızını tanıyan bir baba olarak ona Hakan’dan zarar gelmeyeceğini kestirmesi gerekirdi. Yapamadı. Yine duygusal davrandı. Sanırım bunun bedeli de çok ağır olacak.
Hakan, Tarık’ın söylediklerini değil, kompleksinin getirdiği bir dürtüyle anlamak istediğini anladı. Onu, kızına layık bulmamakla suçladı ki bu aslında kendi iç korkusu. Melis’i ne kadar severse sevsin onunla arasındaki sınıf ayrımının farkında ve bundan rahatsız. Bu duygusunu Tarık üzerinden gün yüzüne çıkarıp tepki verdi.
Şimdi burada biraz soluklanıyorum, Sıradan izleyici bakışının dışına çıkıyor ve öyküyü masaya yatırıyorum. Bizim öykümüzün iki büyük düğümü var; ilki Tarık, kızlarına kavuşacak mı, ikincisi Melis ve Hakan rahatça, sorunsuz bir ilişki yaşayacaklar mı? Finalde evet ama finale kadar çatışmaların sürmesi gerekiyor. Bu da engellerle olur. Burda asıl mesele doğru zamanda, doğru engel ortaya konuyor mu? Benim senaryoda başarı ölçütüm de bu. Bu açıdan baktığımda özelde bu bölümü genelde şu ana kadar hikâyeyi çok başarılı bulduğumu söylemem lazım. Olup biteni uzaktan izlediğimde bölüm boyunca “Evet, bu sebep bu sonucu doğurur.” dedim, her seferinde.
Benim tek şaşırdığım, Tarık’ın Hakan’ı yanlış değerlendirmesi oldu ancak bu da yeni bir düğüme yol açabilir diye şimdilik beklemedeyim. Hakan, bir hata yapıp Tarık’ın haklı olduğunu düşünebilir, mesela. O zaman benim açımdan sorun kalmaz ama şu an için Hakan’ın Tarık’a benzediği fikrine karşı çıkıyorum.
Peki, şimdi ne olur? Melis, niye terk edildiğini anlamaz ve bunu çözmeye çalışır. Onun yaşadıkları Tarık’ı düşündürür ve Hakan’a biraz objektif bakmasını sağlar ama bana kalırsa bu noktada devreye yine Bahar girmeli. Her iki taraf için de… Onun dengeleyici unsur olması da Melis’in Bahar’a tepkisini azaltır ancak görünen o ki Melis ve Hakan’ın gönül rahatlığıyla bir ilişkiye başlamaları için daha vakit var.
Sibel’in etkisinden sıyrılınca kendini bulan Mercan’a ise ayrı bayılıyorum. Onun grubun içinde “yenge” sıfatıyla değil “Mercan” olarak var olmaya başlamasını da çok doğru buluyorum. Çocuklar saçmaladıklarında onların dağıttıklarını toplayacak bir kadın eli, gruba çok iyi geldi diye düşünüyorum. Melis’in de Çiler dışında gruptan bir kız arkadaşının olması fikri bana çok doğru geliyor.
Bu hafta Seçil cephesini ise pek doğru anlayamadım. Seçil’in niye yumuşadığını algılayamadım ben. Eğer bu bir yeni oyun değilse ve Seçil, gerçekten çocukları düşünerek geri adım attıysa çok sevineceğim ama izleyici olarak o detay bana çok geçmedi. Biraz kuşkuyla yaklaşıyorum, duruma. Seçil’in Neviş’le arasındaki bağı da çok merak ediyorum. Sıradan bir hizmetli olmadığı çok açık Neviş’in. Aslında bu hafta Seçil ona “Seni çok kırdım, değil mi?” dediğinde Neviş’in o bağı bize sezdirecek bir replikle cevap vermesini çok yeğlerdim. “Elimde büyüdün, alışkınım ben sana…” gibi bir cümleyle Neviş ve Seçil’in bağlantısı verilebilirdi, diye düşünüyorum.
Melis ve Hakan’ın parktaki romantik akşamlarına bayılsam da benim için bölümün en iyi sahnesi Hakan ve Tarık’ın yüzleşme sahnesiydi. Sık sık söylüyorum bir kez daha dile getireceğim: Erdal Beşikçioğlu çok büyük bir oyuncu. Onun bu tarz sahnelerde performansını izleyici olarak tahmin etmek zor değil. Çok doğal, çok dozunda ve çok vurucu bir oyunculuk geleceğini bekliyorum zaten ve şaşırtmıyor. Benim için sürpriz gençlerden geliyor. Bu defa da öyle oldu. Cem Yiğit Üzümoğlu, çok genç bir oyuncu… Adı Efsane onun ilk dizi projesi, gel gör ki onu deneyimsiz bir oyuncu olarak görmek mümkün değil.
Erdal Beşikçioğlu gibi bir oyuncunun karşısında hiç ezilmeden, sahne ağırlığı ona kaptırmadan bu denli çarpıcı ve doğru bir performans çıkarabiliyor oluşu bende hem hayranlık uyandırıyor hem de genç oyunculara dair umut taşımamı sağlıyor. Tiyatro kökeninin etkisi olsa
Gelecek bölümde gerilimin biraz daha yükseleceği açık… Yüreğim, Tarık bu defa da elindeki şansı kaçırmasın diyor aklımsa Melis’in Tarık’ı da Hakan’ı da fena zorlayacağını söylüyor. Kısacası sabırsızlıkla bekleyeceğim bir bölüm geliyor, anlaşılan.